Çok Mübarek ve Çok Sevablı ibadet Ayları Olan Şuhur-u Selâse

ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Bugün manevî bir ihtarla sizin hesabınıza bir telaş, bir hüzün bana geldi. Çabuk çıkmak isteyen ve derd-i maişet için endişe eden kardeşlerimizin hakikaten beni müteellim ve mahzun ettiği aynı dakikada bir mübarek hatıra ile bir hakikat ve bir müjde kalbe geldi ki:
Beş günden sonra çok mübarek ve çok sevablı ibadet ayları olan şuhur-u selâse gelecek.

Resulullah'ın Diğer Peygamberlerden Üstün Kılındığı Faziletler

Hadisi Şerif:

Resulullah (sav) buyurdular ki:

"Bana beş şey verilmiştir ki, bunlar benden önceki Peygamberlerden hiçbirine verilmemiştir.

Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilmiştir. Ben ise kırmızılara (Acemlere) ve siyahlara (Araplara) da gönderildim.

Bana ganimetler helal kılındı. Halbuki benden öncekilerden kimseye helal değildi.

Yer bana fahur, pak ve mescid kılındı. Her kim namaz vaktine girerse, nerede olursa olsun namazını kılar.

Ben, bir aylık mesafede olan düşmanımın içine düşen bir korku ile yardıma mazhar oldum.

Bana şefaat (etme yetkisi) verildi."

Nurcuların Siyasetle Alâkaları Yoktur

Nur Risalelerinin ve Nurcuların siyasetle alâkaları yok ve Risale-i Nur, rıza-i İlahîden başka hiçbir şeye âlet edilmediğinden, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur'un mensubları, içtimaî ve siyasî cereyanlara karışmak istemiyorlar. Yalnız Sebilürreşad, Doğu gibi mücahidler iman hakikatlarını ehl-i dalaletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz, fakat siyaset noktasında değil. Çünki iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost düşman derste fark etmez. Halbuki siyaset tarafgirliği, bu manayı zedeler. İhlas kırılır. Onun içindir ki, Nurcular emsalsiz işkencelere ve sıkıntılara tahammül edip Nur'u hiçbir şeye âlet etmediler. Siyaset topuzuna el atmadılar. Hem Nur Risaleleri küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altındaki anarşiliği ve üstündeki istibdad-ı mutlakı kırdığı cihetle, bir nevi siyasete teması var tevehhüm edilmiş.. (Emirdağ Lahikası-II - 36)

Biz Nur Talebeleri, kat'iyyen siyasetle iştigal etmeyiz. Bizim yegâne emelimiz, memlekette din hürriyetinin hakikî surette temini, dine ve din ehline ve Kur'an ehli olan Nurculara karşı çeyrek asırdan beri devam eden zulüm ve tazyikin tamamıyla bertaraf olmasıdır. (Tarihçe-i Hayat - 639 / Demokrat kardeşlere tavsiye)

Risale-i Nur Dünya İşlerine Âlet Olamaz

RİSALE-İ NUR KÜLLİYAT'INDAN BİR VECİZE

Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerine siper edilmez.

Çünkü, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksatlar onunla kasten istenilmez.

İstenilse, ihlas kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir.

Bediüzzaman Said Nursî
(Risale-i Nur) Kastamonu Lâhikası | Tahlil

Almanya'da 'Hür Hıristiyanlar'

Risâle-i Nur Külliyatından Asây-ı Musa isimli eserin 6. Meselesinde geçen “Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler...” cümlesindeki lise talebelerinden biri olarak da bildiğimiz, Bediüzzaman Hazretlerinin saff-ı evvel talebelerinden Abdullah Yeğin Ağabeyle yurtdışındaki Risale-i Nur hizmetleri üzerine konuştuk.

80 küsûr yaşına rağmen hafızasındaki hatıraları hâlâ duraksamaksızın anlatan Abdullah Yeğin Ağabey, Nur dairesi içerisindeki farklı meşreplerin ayrı ayrı vazifeleri deruhte etmiş bir şekilde yola devam ettiklerini belirtmekle birlikte kalplerin ittihadının çok mühim olduğunu, ihtilâfa meydan verecek sebeplerden kaçınmak gerektiğini sık sık vurguluyor.

Ey Mâlikü’l-Mülk-i Zülcelâl! (DUA)

Ey Mâlikü’l-Mülk-i Zülcelâl!
Ey Hannân-ı Mennân!

Hayatımızı iman ile ihyâ et, ferâizle ziynetlendir, günahlardan çekinmekle muhafaza eyle!

Bedenimizi ve ruhumuzu rahmetine mazhar kıl!

Darülhizmette ihlâsımızı, darülücrette ücretimizi tezyid eyle!

Peygamberimizin Alçak Gönüllülüğü



EV İŞLERİNDE
Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe (r.anha)'ye sorarlar:
“Allah'ın Elçisinin evdeki hali nasıldı?”
Hz. Ayşe (r.anha) cevaplar:
“O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi "Ey Allah'ın Elçisi! İzin ver ben taşıyayım." dediğinde, "Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." derdi.[1]

ALLAH’tan Yardım Nasıl İstenir?

1. Evvela Peygamberimiz (s.a.v.) bir kaç örnek;
Hz. Ömer (r.a.) anlatıyor: İslâm’ın ilk harbi Bedir’de Allah’ın Resulü şöyle bir müşriklere baktı, birde kendi ordusuna... Onlar 1.000 kişi kendi ordusu sahabileri ise 300 kişiydiler. Onların birçoğu binekli, Rasûlüllah’ın ordusunda bineği olan ancak 3 kişi vardı.

Bunun üzerine Peygamber (a.s.) kıbleye döndü (Demek ki duada kıbleye dönmek de Rasûlüllah’ın sünnetidir ve şarttır!)

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.