Hayır mı? Şer mi?

Bir öğretmen, derslerinden birinde şu hikayeyi anlatır:
“Seyir halinde bir gemi... Yolcular, güverteye çıkmışlar eğleniyorlardı...

Ancak, işler her zaman yolunda gitmez!..

Gemi, aniden bir kazaya uğradı ve denizin derinliklerine doğru batmaya başladı...

Güvertedeki yolcuların arasında evli bir çift bulunuyordu, korku içinde can havliyle kurtarma botuna doğru koştular...

Ancak botta sadece bir kişilik yer kalmıştı...

Adam, o an karısını ardında bırakarak botun içine atladı...

Salih Özcan Kimdir?

Salih Özcan kimdir?  (1929 - 2015)

Salih Özcan 1929 yılında Şanlıurfa’nın Akçakale kasabasında doğdu.

Kendisi hakkındaki bilgileri, Necmettin Şahiner’in eserlerinden veya basında çıkan röportajlarından öğrenebiliyoruz. Bu yayınlarda da doğum tarihi verildikten sonra doğrudan Bediüzzaman ve Risâle-i Nur’u tanıma safhasına geçilmekte, çocukluğunu nasıl geçirdiği eğitimini nerelerde ve ne şekilde tamamladığı belirtilmemektedir. Lise eğitimini tamamladığı 1949 yılında Salih Özcan’a Hulusi Yahyagil’in Risâle-i Nurdan parçalar okuduğunu ve Bediüzzaman’ı ziyaret etme hususunda teşvikte bulunduğunu kendi hatıralarından öğrenmekteyiz.

Salih Özcan Ağabey Vefat Etti

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Talebelerinden Salih Özcan ağabey vefat etti.

1929 Şanlıurfa Akçakale doğumlu olan Salih Özcan ağabey uzun süredir yoğun bakımdaydı. Bu gece Hakkın rahmetine kavuştu.

Cenaze programı Salı günü (04. Ağustos 2015) ikindi namazına müteakip İstanbul Fatih Camiinde kıldırılacak..

Yeğenin verdiği bilgiye göre; SEYYİD SALİH ÖZCAN AĞABEY,  İSTANBUL FATİH CAMİİNDE İKİNDİ NAMAZINI MÜTEAKİP KILINACAK CENAZE NAMAZINDAN SONRA ŞANLIURFA'YA GETİRİLECEK..

05.08.2015 ÇARŞAMBA GÜNÜ DERGAH CAMİİNDE İKİNDİ NAMAZINDAN SONRA KILINACAK CENAZE NAMAZINI MÜTEAKİP HALİURRAHMAN DÖŞEME CAMİİNE DEFNEDİLECEKTİR.

TAZİYELER 06.08.2015 PERŞEMBE GÜNÜ ŞANLIURFA DA SIRRIN KARŞIYAKA MAH. ABDURRAHMAN YAVUZ TAZİYE EVİNDE KABUL EDİLECEKTİR.

Fatih Camii Cenaze programına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da iştirak etmesi beklenmektedir.

Dinin Zedelenmesi ve Sefahetin İntişarı, Cemiyeti Anarşiye Sevk Eder

Gerek Türkiye'de ve gerek beşer aleminde dehşetini artıran anarşiliğin bahsi yapılmazken, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, cemiyet hayatında, ananşiyi netice verecek sebebleri, Kur'an nuru ile görmüş ve bundan 90-100 sene öncesinden, ta hayatının sonuna kadar, bu anarşi afeti ve tehlikesinden ısrarla haber vermiş, ikaz etmiş ve ıslahına çalışmıştır. Bugün de eserleriyle aynı ıslahat devam etmektedir.

Bu yazıda, Risale-i Nur Külliyatından anarşiliğe aid parçaların bir kısmını teyakkuza vesile olması için istifademize sunuyoruz.

Hüsnü Bayram Ağabeyden Ciddi Uyarılar

Aziz sıddık kardeşlerim!

Evvela; Hizmeti nuriyede ihlas ve ve sadakat dairesindeki, kudsi say-ü gayretlerinizi tebrik ederim.

Saniyen; Risale-i Nur'un dairesi çok genişlemiş; çok muhtelif efkar ve mizaç sahibleri, bu hizmet safında yer almışlardır.

Elbette bütün efkar, kanaat, meslek ve meşrebler üstünde makam-ı sıddıkiyette yer tutmuş ve şahs-ı manevi-i Al-i Beyt'in mümessili olarak hizmet-i Kur'aniyenin başına geçmiş Üstad Bediüzzaman'ın a'zami ihlas, a'zami sadakat ve a'zami fedakarlık manasını ihtiva eden, gösteren ve işaret eden mesleğini nazara vermek lazım gelmektedir.

Derviş ve Kuş

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler.

Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar; “Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini şöyle savunur:
“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı”

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:

İslam Kardeşliği

Aziz ve muhterem Müslümanlar!

Hakikî ve ebedî din, İslâm dinidir. Hayatımızın hayatı, hem nuru, hem esası İslâm dinidir. İslâmiyet güneş gibidir. Sönmez ve söndürülmez İlahî bir nurdur. Onu bu kâinatın sahibi, Halık'ı, Mâlik'i göndermiştir. Ezelden gelmiş, ebede gidecektir. En güzel hayat nizamı, huzur ve saadet kaynağıdır. Hayatımızın bekası, devamı, kıymeti İslâm nizamım anlayıp öğrenerek hayatımıza tatbik etmemize bağlıdır.

Bir Mahkeme-i Kübra Var

Bir Mahkeme-i Kübrâ var!

Zâlim izzetinde, mazlûm zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek, bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor, tehir ediliyor; yoksa, bakılmıyor değil. Bâzan dünyada dahi ceza verir.

Evet, görüyoruz ki, alelekser, gaddar, facir zalimler lezzetler, nimetler içinde pek rahat yaşıyorlar. Yine görüyoruz ki, masum, mütedeyyin, fakir mazlûmlar zahmetler, zilletler, tahkirler, tahakkümler altında can veriyorlar. Sonra ölüm gelir, ikisini de götürür. Bu vaziyetten bir zulüm kokusu gelir. Halbuki kâinatın şehadetiyle, adalet ve hikmet-i İlâhiye zulümden pak ve münezzehtirler. Öyleyse, adalet-i İlahiyenin tam mânâsıyla tecellî etmesi için haşre ve mahkeme-i kübraya lüzum vardır ki, biri cezasını, diğeri mükâfatını görsün.

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.