Bizi Sensiz Bırakma Efendim - Şiir

Adını bilemediğim bir yalnızlık

Adını koyamadığım bir hasretlik

 

Dudaklarımdan dökülürken titreyen kelimelersin

Sen adı övülmüş efendimsin

 

Sen güllerin efendisi Ahmetsin,

Sen sevgililer sevgilisi Muhammedsin

Bediüzzaman'ı Dünyanın Düşünce Ufkuna Taşımak


Bir medeniyet, o medeniyete asliyetini, hüviyetini, asaletini ve şahsiyetini veren ruhunu yitirdiği  ân inişe geçer; tökezler ve düşe kalka hayatta kalmaya çalışır; ama nafile.
Peki, ruh, ne zaman biter? Kendisini var kılan vasatı ve bu vasatı var kılan vasıtaları, yani medeniyetin ruhuna hayat veren, hayatiyet kazandıran sembollerini, üslûbunu, kısacası "dil"ini (vasatı oluşturan iki dil'i) yitirdiği zaman.

Ruhunu ve dil'ini yitiren bir medeniyet varolamaz; nasıl varolması gerektiğini bilemez. Bu medeniyetin çocukları ise, başkalarının, bambaşka vasatlarda geliştirdikleri "dil"leri konuşur; tarihte tatile çıkar, başkalarının yaptıkları tarihte oraya buraya sürüklenirler. Hiçbir zaman özne (üreten) olamaz; sadece nesne (tüketen) olurlar. Ortaya çıkan şey, bön ve berbat karikatür tipler ve durumlardır. Aşağılık kompleksi her bir tarafı kaplar artık.

İslâm ve Bediüzzaman: Dil ve plastisite

Son Bediüzzaman yazım dolayısıyla yapılan tartışmalar, Bediüzzaman'ın anlaşılmadığı görüşümü doğrulamış oldu.

Müslümanların en temel meselesi, "dil" meselesidir; yani İslâm'ı anlayarak ve hayatımıza aktararak Müslümanca varoluş, yaşayış, duyuş, söyleyiş ve düşünüş biçimleri vücûda getirebilme meselesi. Bu ise, bir plastisite ("yoğurulma"), bir usûl meselesidir.

Dil meselesini de, Bediüzzaman'ı da anlayabilmenin yolu, İslâm'ın sunduğu, çağımızda Bediüzzaman'ın yeniden hayat ve hayatiyet kazandırdığı iki dile de vakıf ve hâkim olabilmekten geçiyor.

Bediüzzaman'ın Üflediği Ruhu Atlamak

"Anahtar, Bediüzzaman/da/dır" derken, İkbal, Elmalılı, Babanzade, Akif, Filibeli Ahmet, Sait Halim Paşa, Şeriati, Mevdûdî, Seyyid Kutup, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç gibi düşünürleri gözardı ediyor değilim.

 

Bediüzzaman'ı diğerlerinden ayıran iki temel özelliğe / farka dikkat çekiyorum: Birincisi, Bediüzzaman, dört çağın adamı olması ve iki dil üretmesi hasebiyle İslâm ilim ve düşünce geleneğinin son halkasıydı. İkincisi, Bediüzzaman, yalnızca ilimle uğraşmamış, ilmini amel'e tercüme ederek / eyleme dökerek bu topluma ve bu dünyaya esaslı bir ruh üflemiştir.

Anahtar, Bediüzzaman/da/dır

Son bir yüzyılda Müslümanların yetiştirdiği iki büyük düşünür var: Biri İkbal, diğeri Bediüzzaman. Ancak Bediüzzaman, İkbal'den daha büyük ve daha esaslı bir düşünürdür.

Bediüzzaman'ın popüler olması, esas itibariyle iyi bir gelişme değildir. Bilakis, bu, asıl iyi gelişmelerin önünde bir engeldir. Çünkü bu, Bediüzzaman'ın anlaşılmasıyla değil, anlaşılamamasıyla, hatta yanlış anlaşılmasıyla sonuçlanacaktır.

İnanç yok edilmek isteniyor ilkokul ve ortaokulda İlm-i Kelam okutulmalı

Nevzat Tarhan: Şu anda iletişim kanallarının neredeyse hepsi küresel olarak insanların inancını yok etmek için çalışıyor.


Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İletişim kanallarının neredeyse hepsinin insanların inancını yok etmek için çalıştığını, buna karşılık İlm-i Kelam’ın ilkokul ve ortaokul seviyesindeki çocuklara anlatılması gerektiğini söyledi.

Hicri Yıla Girerken (1442)


Pek Aziz Muhterem ve Muteyakkiz Kardeşim!

Duhuli ile müşerref olduğumuz (1442) sene-i devriye-i Hicrinizi can u dilden tebrik ve tes’id eder, tüm âlemi islâm ile birlikte memleketimize hayırlara vesile olmasını temenni ve niyaz ederiz.

Aziz kardeşim!

Zaman gösterdi ki cennet ucuz değil cehennem de lüzumsuz değil” prensibinden hareket ederek hicreti böyle tarif etmek gerek: Hicret demek Allah rızası için kötülükten iyiliğe. Günahlardan sevaplara. Haramlardan helale. Dünya geçimimizi temine çalışırken ebedi hayatı unutmamaya geçmek.

Ümitli Olmak, Şifadır...

İnsan acizdir. 
Bir felaket mallarını alır götürür, bir hastalık onu yatağa salar, bir iftira hayatını berbat eder... Dertler çok... Milyonlarca bela dolaşıyor... Amma hepsi Allah'ın emrinde... Onlar bir bakıma melektir. Allah o dertlere diyor ki: "Şu kuluma git. Cenneti istiyor bu kulum benden. Sen, git ki, o adamın günahları azalsın, sevapları artsın."


Dert gidip, saplanıyor o adama! Adam başlıyor oflamaya... Derdi vereni bilmiyor adam.

Derdi vereni bildinse sefa ender sefadır bil... Bediüzzaman buyurmuş ki:

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.