Bahaneler İcad Ederek Dine Saldırmaktadırlar
İslâmiyet
güneş gibidir, üflemekle sönmez.
Gündüz
gibidir, göz yummakla gece olmaz.
Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.
Siyaseti dine hizmetkâr yapmak ve ehvenüşşer ve siyaset-i İslamiye gibi hususlarda dindarları ve dine dost olan siyasîleri ikaz mahiyet...
İslâmiyet
güneş gibidir, üflemekle sönmez.
Gündüz
gibidir, göz yummakla gece olmaz.
Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.
Evet kâinatta hiçbir zîşuur, kâinatın bütün eczası kadar şahidleri bulunan Hâlık-ı Zülcelal'i inkâr edemez. Etse, bütün kâinat onu tekzib edeceği için susar, lâkayd kalır. Fakat ona iman etmek: Kur'an-ı Azîmüşşan'ın ders verdiği gibi, o Hâlık'ı sıfatları ile, isimleri ile umum kâinatın şehadetine istinaden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak; ve günah ve emre muhalefet ettiği vakit, kalben tövbe ve nedamet etmek iledir.
ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ
ﺍِﻟﺎَّ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ
Silsile-i
Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbanî (R.A) Mektubat'ında demiş
ki: "Hakaik-i imaniyeden bir mes'elenin inkişafını,
binler ezvak ve mevacid ve keramata tercih ederim."
Hem demiş ki: "Bütün tarîklerin nokta-i müntehası, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdır."
(Bu derstteki bahisler; zahiren tekrar görünse bile hakikatte tekrar değildir;)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا
اتَّقُوا اللّٰهَ وَذَرُوا مَا بَقِىَ مِنَ الرِّبٰٓوا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَاْذَنُوا بِحَرْبٍ
مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۚ وَاِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُ۫سُ اَمْوَالِكُمْۚ لَا تَظْلِمُونَ
وَلَا تُظْلَمُونَ
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten iman
etmiş iseniz faizden kalanı bırakın.
Bunu
yapmazsanız Allah ve resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin.
Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.” (Bakara Sûresi 278-279)
Onuncu Şuâ namında, yazdığınız Fihriste'nin İkinci kısmı bana şöyle kuvvetli bir ümid verdi ki: Risale-i Nur benim gibi âciz ve ihtiyar ve zayıf bir bîçareye bedel, genç, kuvvetli çok Said'leri içinizde bulmuş ve bulacak. Onun için bundan sonra Risale-i Nur'un tekmil ve izahı ve haşiyelerle beyanı ve isbatı size tevdi' edilmiş tahmin ediyorum. Bir emaresi de şudur ki; bu sene çok defa ihtar edilen hakikatleri kaydetmek için teşebbüs ettim ise de çalıştırılamadım.
Âyinedir bu âlem,
her şey Hak ile kaim
Mir'at-ı
Muhammed'den Allah görünür daim.
Barla - 67
Şu sırr-ı gamızın
esası akrebiyet-i İlahiyenin inkişafıdır.
Meselâ: Güneş
bize yakındır; çünki ziyası, harareti ve misali âyinemizde ve elimizdedir.
Fakat biz ondan uzağız.
Maatteessüf başımıza gelen bir şefkat tokatını, iki-üç gündür kat'î bir kanaatla anladım. Hattâ ehl-i isyan hakkında gelen bir âyetin çok işaratından bir işareti bize bakıyor gibi fehmettim. O da şudur:
Maddî ve manevî her şeyde
yardımın ve içtimaın büyük kuvvet ve tesiri vardır. Evet in'ikas sırrıyla, üç
şeyin hüsnü içtima ederse, beş olur. Beş içtima ederse, on olur. On içtima
ederse, kırk olur. Çünki herşeyde bir nevi in'ikas ve bir nevi temessül vardır.
Nasılki birbirine mukabil tutulan iki âyinede çok âyineler görünüyor; kezalik iki-üç nükte veya iki-üç hüsün içtima ettikleri zaman pekçok nükteler, pekçok hüsünler tevellüd eder. Bu sırra binaendir ki, her hüsün sahibinin ve herbir sahib-i kemalin emsaliyle içtima etmeye fıtrî bir meyli vardır ki, içtimaları zamanında hüsünleri, kemalleri bir iken iki olur.
Ene'nin bir vechini nübüvvet tutmuş gidiyor; diğer vechini felsefe tutmuş geliyor.
Nübüvvetin vechi olan birinci vecih:
Ubudiyet-i mahzanın menşeidir. Yani ene, kendini abd bilir. Başkasına hizmet eder, anlar. Mahiyeti harfiyedir. Yani başkasının manasını taşıyor, fehmeder. Vücudu, tebeîdir. Yani başka birisinin vücudu ile kaim ve icadıyla sabittir, itikad eder.
Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.