Alışveriş Merkezleri ve Yakan Gözler!


1985 yılında Kuveyt'e geldiğimizde, bugünkü gibi büyük alışveriş merkezleri yoktu. Sadece, mahalle sakinlerinin kendi mıntıkalarında kooperatif ortaklığı şeklinde kurmuş oldukları büyük marketler ve şehir merkezinde bulunan bildiğimiz tipte mağaza ve çarşılar mevcuttu. Bunlardan başka, Kuveyt'in en eski pazar yeri olan Mubârekiye'de, satıcıları yüzleri peçeli bedevî kadınlardan oluşan "Suuk el- Harîm / Kadınlar çarşısı" vardı. Bu kadınlar yerlere otururlar ve önlerine açmış oldukları sergilerde, kına, sabun, lif, buhur, tarak, misvak gibi şeyler satarlardı. Son yıllarda ise, tüm dünyayı saran "Mall / Alışveriş Merkezleri" modasına Kuveyt de uydu ve Şark, Avinues, 360, Raya, Marina ve Kût gibi bir çok yer açıldı.


Yabancılarla beraber yaklaşık 4 milyon nüfusu olan Kuveytte, alış-veriş merkezleri tıklım tıklım dolu; özellikle de hafta sonları ve bayramlarda.
Bir aşağı bir yukarı volta atan gençler mi dersin, giymiş oldukları renkli taş ve nakışlarla süslü siyah abâyeleriyle (ferace) havalı havalı endam arz eden gençkızlar mı dersin, kocaların bir çoğu erkek arkadaşlarıyla divâniyelerde takıldığı için, hizmetçi ve çocuklarıyla veyahut hanım arkadaşlarıyla vakit geçiren gönlü mahzun kadınlar mı dersin!! İşte bu tür insanlarla doludur Kuveyt’teki alışveriş merkezleri.

Alışveriş ve eğlenceyi bir araya getiren bu merkezler, faydanın yanı sıra, bazen de ciddi problemler doğurabiliyor. Kuveyt gazetelerinin arka sayfaları, alış-veriş merkezlerinde, genellikle kız yüzünden meydana gelen ve bazen cinayetle sonuçlanan gençler arası kavgalara veya buralarda başlayan gayri- meşru ilişkilerin yıktığı yuva haberlerine sık sık yer veriyor. Bu tür haberlerin içeriğini okuyunca, bir çok olayın başlangıcının mâsum kabul edilen bir bakış olduğunu anlıyorsunuz.

Şu bir gerçek ki; o mâsum bakışı fırlatmaya sebep olan en önemli etken, açık giyim veya doğru tesettüre riâyet edilmemesidir. Belki de, İngilizcede isim olarak "alışveriş ve mesîre yeri" mânâsına, fiil olarak da "dövmek, tokmaklamak ve vurmak" anlamına gelen "Mall" kelimesinin fiil mânâsının, alışveriş merkezlerinde kavga yapan gençler üzerinde psikolojik etkisi oluyordur; kim bilir?
***

Mekke fethinde, Ebu Sufyan'ın karısı Hind bir gurup kadınla beraber biat etmek üzere Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın huzuruna gelirler. Rasûlullah, kendilerine "Zina yapmayacaksınız!"der. Bunun üzerine, Hind, "Hiç hür kadınlar zina yaparlar mı?" diye şaşkınlığını ifade eder.

Evet, hür ve Müslüman kadınlar, (erkekler de dahil) bilinen mânâda zina yapmazlar elbette. Lâkin, şeytanın zinaya ulaştırmak için kurduğu tuzaklara düşme ihtimalleri var. Bu konuda, Nur suresi 30 âyeti bize ışık tutuyor.
"Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır."

Dikkat ederseniz, Allah Teâla ırzdan önce gözü zikretmiş. Demek ki, gözlerin insanı zinaya götürebilecek hali de olabiliyor. İnsanı çok iyi tanıyan Yüce Yaratıcı, gözlerin kontrol altına alınmasını emrettiğine göre, gözlerde bir şey var!

Günümüz şartlarında, bir çok kadın evinin dışında uzun saatler geçirdiği için mahrem olmayan erkeklerle aynı ortamda bulunup göz-göze gelme hatta aynı masada karşılıklı veya yanyana oturma durumunda kalıyor. Bu ise, yaradılıştan günah ve isyana meyilli olan insan için büyük tehlike meydana getirebilir.

Bu arada; aynı tehlikenin evde televizyon başında saatler geçiren kadınlar veya erkekler için de geçerli olduğunu ilave edelim. Çünkü nerede olursak olalım gözlerimiz bizimle!!!

Gözlerin kalpleri müsbet veya menfi yönde harekete geçirdiği bir hakikattir. Bunu bilen Hz. Ali (ra) bakın ne söylemiş:
"Bir bakışın arkasına diğerini salma. Birincisi senin hakkın olabilirse de, ikincisi senin hakkın değildir."

Ne yazık ki; modern hayatın içinde değil bir bakış atmak, namahremleri seyrediyor, hatta onlarla karşılıklı olarak kahkaka patlatabiliyoruz!

İşte bu yüzden, müminlerin oldukça dikkatli olmaları ve gün içinde sık sık "Eûzübillahi mineşşeytanirrracim" ve "istiğfar" zikirlerinin yanı sıra, Peygamber Efendimizin "Kim dışarı çıktığında bu duayı okursa, Allahu Teala kendisine bir milyon iyilik takdir eder, bir milyon kötülüğünü siler ve bir milyon kat derecesini artırır" diyerek tavsiye ettiği şu duayı okuyarak tehlike defedilebilir inşaallah.
“Allah’ tan başka ilah yoktur; tektir ve ortağı da yoktur. Bütün mülk O’nun, hamd O’nadır. O hayat veren ve öldürendir. O sürekli diridir asla ölmez. Bütün hayırlar O’nun elindedir. O’nun herşeye gücü yeter.”

Konuyu burada kesip, son sözü Bediüzzaman'a bırakmak istiyorum:

"... Çünki açık-saçıklık kılığına giren on kadından ancak bir tanesi bulunur ki, kocasından daha güzeli görmediğinden, kendini ecnebiye sevdirmeye çalışmaz. Dokuzu, kocasından dahi iyisini görür. Ve yirmi adamdan ancak bir tanesi, karısından daha güzelini görmüyor. O vakit o samimî muhabbet ve hürmet-i mütekabile gitmekle beraber, gâyet çirkin ve gâyet alçakça bir his uyandırmaya sebebiyet verebilir. Şöyle ki: İnsan, hemşire misillü mahremlerine karşı fıtraten şehevanî his taşıyamıyor. Çünki mahremlerin sîmâları, karabet ve mahremiyet cihetindeki şefkat ve muhabbet-i meşruayı ihsas ettiği cihetle; nefsî, şehevanî temayülatı kırar. Fakat bacaklar gibi şer'an mahremlere de göstermesi caiz olmayan yerlerini açık-saçık bırakmak, süflî nefislere göre gâyet çirkin bir hissin uyanmasına sebebiyet verebilir.
Çünki mahremin sîmâsı mahremiyetten haber verir ve nâmahreme benzemez. Fakat meselâ açık bacak, mahremin gayrıyla müsavidir. Mahremiyeti haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığından, hayvanî bir nazar-ı hevesi, bir kısım süflî mahremlerde uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleri ürpertecek bir sukut-u insaniyettir!.." (24. Lem'a)

Suna DURMAZ

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.