Allah rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun. Amin.
Mehmet Akay Balıkesir’lidir. 1957 yılında liseyi bitirdiği yıl Risale-i Nurları tanır ve o sene girdiği üniversite sınavında İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazanır. İstanbul Süleymaniye Kirazlı Mescid Sokak 46 numaralı dershanede kalmaya başlar. Burada Bediüzzaman’ın bütün talebeleriyle tanışır ve onlarla ders arkadaşlığı yapar. Zübeyir Gündüzalp ile birlikte kalmaya başlar.
Tıp fakültesinde öğrenci iken yaz aylarında Susurluk Şeker Fabrikasında stajyer doktorluk yapmaya başlar. Fabrikanın camiinde namaz kılıp Nur Risalelerini önce nefsine sonra cemaate okur. Fabrikanın nöbetçi kulübesinde bekçilerle ahbaplık kurar ve onlara da Nurları okur. Bekçi kulübesi adeta Nur dershanesi olur. Şikâyet üzerine tutuklanır. 26 gün tutuklu kalır, sonra Balıkesir ağır cezada açılan dâvâda beraat eder.
1961 yılında Zübeyir Gündüzalp, Mehmet Akay’dan bir talebe dershanesi açılmasını ısrarla ister.
Mehmet Akay, Muratpaşa semtinde Haseki Hastanesi karşısında bir ev kiralar. Cumartesi akşamları ders yapmaya başlarlar. Beş veya altı hafta sonra baskına uğrayıp 1963 senesinde 26 kişi ile birlikte Sultanahmet Cezaevinde 26 gün tutuklu kalır.
İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dâvâda mahkeme reisi sorar: “Kaç adet tip kitabın var?” Mehmet Akay: “25-30 adet” diye cevap verir. Reis tekrar sorar: “Kaç adet Nur kitabın var?” Mehmet Akay: “100 adet” diye cevaplandırır. Bu mahkemeden de beraat eder.
Dr. Mehmet Akay 1964 yılında Dr. Macit Türkmenoğlu ile birlikte Ankara Tıp Fakültesi’ne asistan olur. Beraberce Cebeci Camii civarında Uğurlu apartmanında bir daire kiralayıp üniversite gençliğinin istifadesine sunarlar.... Ve Ankara’da hizmet yılları başlamıştır. Derken askerlik günü gelir çatar.
Van Askerî Hastanesinde tabip asteğmen olarak vazifeye başlar. Vanlı Nur Talebeleriyle tanışır, sohbetlere gitmeye başlar. Dr. Mehmet Akay’ı yine şikâyet ederler. Bir gün telsiz emri ile Erzurum Mareşal Çakmak Hastanesine “er” olarak tayini çıkar.
Dr. Akay, Erzurum’da tevkif edilir. 15 ay Erzurum Cezaevinde çile doldurur. Mehmet Akay 39 ayda ‘sakıncalı er’ olarak tezkeresini alır.
Bu onun hayatında iftiharla her daim anacağı bir şeref levhası olarak kalacağı gibi, kendisine bu zulmü reva görenlerin boyunlarında bir utanç levhası olarak mahşere kadar asılı duracaktır.
Merhum Zübeyir Gündüzalp’in ifadesinde güzelliğini bulan; “Dr. Akay, sen bu zulmün intikamını hayatının sonuna kadar Risale-i Nur okuyarak ve okutarak alacaksın” hitabına mazhar olur.
İnna lillahi ve İnna ileyhi raciun