Mustafa Sungur’un Müdafaasıdır | Afyon Ağır Ceza Mahkemesine

Mustafa Sungur’un Müdafaasıdır

Afyon Ağır Ceza Mahkemesine,

İddia makamı, benim de Nurcular cemiyetine dâhil olup halkı hükûmet aleyhine teşvik ettiğim iddiasıyla cezalandırılmamı istiyor.

Evvela: Nurcular cemiyeti diye bir cemiyet yoktur. Ve ben böyle bir cemiyete mensup değilim. Ben, bin üç yüz elli seneden beri her asırda üç yüz elli milyon mensupları bulunan ve kâinatın medar-ı iftiharı olan Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın kurduğu muazzam ve nurani ve bütün insanlık için ebedî saadet ve selâmeti müjdeleyen kudsî ve İlahî İslâmiyet cemiyetine mensubum. Elhamdülillah onun evamir-i kudsiyesine de bütün kuvvetimle itaat etmeye azmetmişim.

Bayram Yüksel, Said Nursi'nin Özel Hayatını Anlatıyor


Bayram Yüksel
, aynı otomobilde bulunan Ali Uçar ve Mehmed Çiçek 19 Kasım 1997 tarihinde Almanya dönüş yolunda iken, Bulgaristan’da geçirdikleri kaza sonucunda vefat etmişlerdi.

Üç nur şehidine Cenab-ı Hak'tan rahmet dilerken ruhlarına Fatihalarımızı da gönderiyoruz.

Risale-i Nur'un Ehemmiyetli Bir Esası Olan TESETTÜR ŞİARI

Risale-i Nur'un Ehemmiyetli Bir Esası Olan

TESETTÜR ŞİARI

Kur'anın şebabetidir. Her asırda taze nâzil oluyor gibi tazeliğini, gençliğini muhafaza ediyor. Evet Kur'an, bir hutbe-i ezeliye olarak umum asırlardaki umum tabakat-ı beşeriyeye birden hitab ettiği için öyle daimî bir şebabeti bulunmak lâzımdır. Hem de, öyle görülmüş ve görünüyor. Hattâ efkârca muhtelif ve istidadça mütebayin asırlardan her asra göre güya o asra mahsus gibi bakar, baktırır ve ders verir. Beşerin âsâr ve kanunları, beşer gibi ihtiyar oluyor, değişiyor, tebdil ediliyor. Fakat Kur'anın hükümleri ve kanunları, o kadar sabit ve râsihtir ki, asırlar geçtikçe daha ziyade kuvvetini gösteriyor. Evet, en ziyade kendine güvenen ve Kur'anın sözlerine karşı kulağını kapayan şu asr-ı hazır ve şu asrın ehl-i kitab insanları Kur'anın
ﻳَٓﺎ ﺍَﻫْﻞَ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏِ ﻳَٓﺎ ﺍَﻫْﻞَ ﺍﻟْﻜِﺘَﺎﺏِ
hitab-ı mürşidanesine o kadar muhtaçtır ki, güya o hitab doğrudan doğruya şu asra müteveccihtir ve 

"Ümmetin Ölümünde Hayat Çağrısı El-Hutbetuş Şamiyeh" Suriye Sempozyumu Notları-2008

Aziz, Sıddık Ağabey ve Kardeşlerimiz,

 Evvela binler selam eder, hizmet-i imaniye ve Kuraniye'de muvaffakiyetler dileriz.

3 Şubat 2008 tarihinde Suriyenin başkenti Şam'da "Ümmetin ölümünde hayat çağrısı El-Hutbetuş Şamiyeh" adlı bir sempozyum düzenlendi. Suriyede ilk defa Bediüzzaman Said Nursi ve eserleri hakkında tertip edilen bir sempozyum olmak hasebiyle çok kıymet arzediyordu. Zira bu sempozyumla eğer Risale-i Nurlar oranın halkına ve ulemasına takdim edilir; Ve bu da hüsn-ü kabule mazhar olursa bu Risale-i Nurların Suriye'de yerleşmesi anlamına gelecekti. Bu sempozyumu tertip eden Dr Mahirül Hindi 3 ay evvel İstanbulda yapılan adalet sempozyumuna iştirak etmiş ve ondan aldığı ilhamla bizimde Suriye kamuoyuna mutlaka Risale-i Nurları tanıtmamız lazım diyerek işe başlamıştı. Esasen küçük bir toplantı veya bir panel fikriyle hareket eden Mahirül Hindi ve arkadaşları neticesinde böyle bir sempozyumun vücuda geleceğini hayal bile edememişlerdi. İlk olarak Şam  mebusu Galip Uneys'e Mektubatı takdim etmiş ve böyle bir toplantıyı haber vermişlerdi. Bu zat Mektubatın daha yarısını okumadan içinde öyle bir şevk ve gayret hissi uyanmış ki daha sonra bütün sempozyumu sahiplenecek ve her türlü desteği verecekti.

Çalışkanlar Hanedanından SADIK ÇALIŞKAN Ağabeyden Hatıralar

ÇALIŞKAN HANEDANINDAN SADIK ÇALIŞKAN

Sadık Çalışkan, 1941 yılında Emirdağ’da doğmuştur. Çalışkan Hanedanının en küçük fertlerinden biridir. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin sırdaşı Mehmed Çalışkan Ağabeyin oğlu, Ceylan Ağabeyin küçük kardeşidir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri 31 Temmuz 1944 te Denizli’den Afyon’a getirilir. Burada yirmi gün kalır. Ağustos Ayı sonlarında akşama yakın Şaban Ayında Emirdağ’a getirilir. Burada bir otele yerleştirilir. Üstad Hazretleri, 1950 yılına kadar Emirdağ’da devamlı kalır.

Masum Kalblerin Yardımına Koşmak

Masum Kalblerin Yardımına Koşmak

Teessür ve ızdırab karşısında kalbden bir parça kopsa idi, bir genç dinsiz olmuş haberi karşısında o kalbin atom zerratı adedince paramparça olması lâzım gelir.

İşte sizin vereceğiniz beraet kararı; İslâm gençliğinin, İslâm dünyasının bu dehşetli âfetten tesirli bir şekilde kurtulmasına sebeb olacaktır. Ve beni Bedîüzzaman ve onun eserlerine kopmaz bir bağla bağlayan saikten biri de budur.

Gerçek Saadet: Rabb-i Rahîm’e Teslimiyetin Hikmeti

Herkesin Bütün Saadetleri, Bir Rabb-i Rahîm'e Olan Teslimiyete Bağlıdır

Ben o gurbetler ve hastalıklar ve mazlumiyetlerin tazyikiyle dünyadan alâkamı kesilmiş bularak, ebedî bir dünyada ve bâki bir memlekette daimî bir saadete namzed olduğumu iman telkin ettiği hengâmda "of! of!"tan vazgeçtim, "oh! oh!" dedim.

Bangladeş Hizmetleri ile İlgili Hulâsaten Bir Lahika (Şubat 2025)

Bismihi Subhanehu

Esselamu Aleyküm Verahmetullahi Veberekatuhu

Aziz sıddık Ağabeylerimiz ve Kardeşlerimiz

Bangladeş’ te 2011 yılında ilk Nur medresemizin açılmasından bugüne kadar hizmetimiz genişleyerek ve kökleşerek; inayet-i İlahiyye, dualarınız ve manevi himmetlerinizle devam ediyor elhamdülillah. Tohumları üstadımız hayatteyken atılan Nur hizmetimizin meyvelerinin her geçen gün neşvü nemasına şahit olmaktayız. Bu meyvelerin bazı numunelerinden hülasa olarak bahsetmek istiyoruz.

Ali̇ Uçar Abi̇'ni̇n Ri̇sale-i̇ Nurla Tanışması

Nur Kahramanı Ali̇ Uçar Abi̇'ni̇n Ri̇sale-i̇ Nurla Tanışmasına Vesi̇le Olan Hacı Mi̇rza Demi̇r Abi̇'mi̇zden; Yaşanmış Hadi̇se.

1958 yılının Nisan ayı ortalarında yeni doğan erkek çocuğum ağır hastalanmıştı.

Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne acil olarak yatışını yaparak orada bir haftaya yakın kaldık. Bu süre içinde hastaneye yakın Ulu Cami’de namazlarımı kıldım.

Yine bir gün İkindi namazını kılmak için Ulu Cami’ye gitmiştim. Namazdan sonra minbere 13-14 yaşlarında, gençten biri elindeki kitaptan cemaate bir şeyler okuyarak konuşuyordu. Cemaate Hz. Peygamber’in (asm) kurt ile olan meselesinden söz ediyordu. Okunan konunun Said Nursî’nin Mektubat isimli eserinin Mu’cizat-ı Ahmediye Risalesi’nden olduğunu sonradan öğrenecektim. Kitaptan okunanları ve konuşulanları bütün benliğimle dinliyordum.

Tılsım-ı kâinatı keşfeden, Kur’an-ı Hakîm’in Mühim Bir Tılsımını Halleden Otuzuncu Söz

ENE BAHSİ İLE ALAKALI MEVZULAR
 DERS

Tılsım-ı kâinatı keşfeden, Kur’an-ı Hakîm’in mühim bir tılsımını halleden

Otuzuncu Söz

“Ene” ve “zerre”den ibaret bir “elif” bir “nokta”dır.

Şu Söz iki maksaddır. Birinci Maksad, “Ene”nin mahiyet ve neticesinden; İkinci Maksad, “zerre”nin hareket ve vazifesinden bahseder.

Hulusi Bey: Zerre kalsın, şimdi Ene’nin mahiyet ve neticesinden bahseden şeyi bunun üzerinde duruyoruz. Ene’nin mahiyeti ve neticesinden.

Copyright © 2025 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.