Salih Özcan Ağabey Vefat Etti

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Talebelerinden Salih Özcan ağabey vefat etti.

1929 Şanlıurfa Akçakale doğumlu olan Salih Özcan ağabey uzun süredir yoğun bakımdaydı. Bu gece Hakkın rahmetine kavuştu.

Cenaze programı Salı günü (04. Ağustos 2015) ikindi namazına müteakip İstanbul Fatih Camiinde kıldırılacak..

Yeğenin verdiği bilgiye göre; SEYYİD SALİH ÖZCAN AĞABEY,  İSTANBUL FATİH CAMİİNDE İKİNDİ NAMAZINI MÜTEAKİP KILINACAK CENAZE NAMAZINDAN SONRA ŞANLIURFA'YA GETİRİLECEK..

05.08.2015 ÇARŞAMBA GÜNÜ DERGAH CAMİİNDE İKİNDİ NAMAZINDAN SONRA KILINACAK CENAZE NAMAZINI MÜTEAKİP HALİURRAHMAN DÖŞEME CAMİİNE DEFNEDİLECEKTİR.

TAZİYELER 06.08.2015 PERŞEMBE GÜNÜ ŞANLIURFA DA SIRRIN KARŞIYAKA MAH. ABDURRAHMAN YAVUZ TAZİYE EVİNDE KABUL EDİLECEKTİR.

Fatih Camii Cenaze programına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da iştirak etmesi beklenmektedir.

Dinin Zedelenmesi ve Sefahetin İntişarı, Cemiyeti Anarşiye Sevk Eder

Gerek Türkiye'de ve gerek beşer aleminde dehşetini artıran anarşiliğin bahsi yapılmazken, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, cemiyet hayatında, ananşiyi netice verecek sebebleri, Kur'an nuru ile görmüş ve bundan 90-100 sene öncesinden, ta hayatının sonuna kadar, bu anarşi afeti ve tehlikesinden ısrarla haber vermiş, ikaz etmiş ve ıslahına çalışmıştır. Bugün de eserleriyle aynı ıslahat devam etmektedir.

Bu yazıda, Risale-i Nur Külliyatından anarşiliğe aid parçaların bir kısmını teyakkuza vesile olması için istifademize sunuyoruz.

Hüsnü Bayram Ağabeyden Ciddi Uyarılar

Aziz sıddık kardeşlerim!

Evvela; Hizmeti nuriyede ihlas ve ve sadakat dairesindeki, kudsi say-ü gayretlerinizi tebrik ederim.

Saniyen; Risale-i Nur'un dairesi çok genişlemiş; çok muhtelif efkar ve mizaç sahibleri, bu hizmet safında yer almışlardır.

Elbette bütün efkar, kanaat, meslek ve meşrebler üstünde makam-ı sıddıkiyette yer tutmuş ve şahs-ı manevi-i Al-i Beyt'in mümessili olarak hizmet-i Kur'aniyenin başına geçmiş Üstad Bediüzzaman'ın a'zami ihlas, a'zami sadakat ve a'zami fedakarlık manasını ihtiva eden, gösteren ve işaret eden mesleğini nazara vermek lazım gelmektedir.

Derviş ve Kuş

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler.

Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar; “Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini şöyle savunur:
“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı”

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:

İslam Kardeşliği

Aziz ve muhterem Müslümanlar!

Hakikî ve ebedî din, İslâm dinidir. Hayatımızın hayatı, hem nuru, hem esası İslâm dinidir. İslâmiyet güneş gibidir. Sönmez ve söndürülmez İlahî bir nurdur. Onu bu kâinatın sahibi, Halık'ı, Mâlik'i göndermiştir. Ezelden gelmiş, ebede gidecektir. En güzel hayat nizamı, huzur ve saadet kaynağıdır. Hayatımızın bekası, devamı, kıymeti İslâm nizamım anlayıp öğrenerek hayatımıza tatbik etmemize bağlıdır.

Bir Mahkeme-i Kübra Var

Bir Mahkeme-i Kübrâ var!

Zâlim izzetinde, mazlûm zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek, bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor, tehir ediliyor; yoksa, bakılmıyor değil. Bâzan dünyada dahi ceza verir.

Evet, görüyoruz ki, alelekser, gaddar, facir zalimler lezzetler, nimetler içinde pek rahat yaşıyorlar. Yine görüyoruz ki, masum, mütedeyyin, fakir mazlûmlar zahmetler, zilletler, tahkirler, tahakkümler altında can veriyorlar. Sonra ölüm gelir, ikisini de götürür. Bu vaziyetten bir zulüm kokusu gelir. Halbuki kâinatın şehadetiyle, adalet ve hikmet-i İlâhiye zulümden pak ve münezzehtirler. Öyleyse, adalet-i İlahiyenin tam mânâsıyla tecellî etmesi için haşre ve mahkeme-i kübraya lüzum vardır ki, biri cezasını, diğeri mükâfatını görsün.

Dostunuz mu Var? Arkadaşınız mı?

Baba ve oğul konuşuyorlarmış. Babası oğluna sormuş, “Senin kaç tane dostun var?”

Oğlan cevap vermiş: “Ohooo yüzlerce…”

Babası oğluna açıklamış.

“Bak oğlum” demiş insanın bir sürü arkadaşı olabilir ama yüzlerce dostu olamaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca ancak 1 ya da 2 tane dostu olabilir.

Oğlan saçma demiş. Benim bir sürü dostum var ve hepsi beni sever ve her zaman bana yardıma koşacaklarına eminim.

Öyle mi demiş babası? O zaman gel seninle bir test yapalım.

Şevval Ayında Altı Gün Orucu Nasıl Tutulur? Önemi Nedir?

Şevval ayında oruç tutmak, hadislerdeki teşvikten sonra teravih namazı gibi sevaplı bir ibadet olarak hep ilgi görmüştür.

Nitekim Efendimiz (sas) Hazretleri, şevval ayı orucunun bir sene nafile oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını duyurduğu hadisinde şöyle buyurmuştur:

– “Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki Şevvâl ayında altı gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur!” (Müslim-Tirmizi)

Demek ki, bir aylık Ramazan orucundan sonra Şevvâl’de de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya çıkaran kimse, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaba layık görülmektedir.

Hadisi yorumlayanlar bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi sevap almanın açıklamasını şöyle yapmaktalar:

Brezilya'dan Ramazan Tebriği ve Hizmetler

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık, kıymettar ağabeylerimiz, kardeşlerimiz!
Evvelen; İ'd-i Fıtrınizi tebrik eder. Leyali-i Ramazanda ettiğiniz duaların makbuliyetini Rahmet-i İlahiyeden niyaz ederiz...

Bu mübarek gecelerin hürmetine; hem Alem-i Islamın ittihad ve intibahına hemde bizlerin ihlas ve istikametine Rabbimiz vesile etsin. Amin..

Saniyen; Cenab-ı Hakka zerrat adedince şükürler olsun. Üç bayramı bir arda yaşıyoruz. Hem İ’d-i Fıtr, hem Cuma hem de Nurun Bayramını yaşıyoruz.

Husûmetlerin İnadına Gelir Bayram

“Her doğruyu demek doğru değildir” süzgecinden geçirmediğiiz her kelâm, bir kalbi yıkabilecek veya bize “kardeş eti yedirebilecek” riski taşır. Yayından fırlamış okun geri dönmemesi gibi, dudaklarımızın arasından çıkıveren talihsiz bir ifadenin de telafisi olmaz. Kalpleri kırdıktan sonra tamir etmeye çalışmak yerine, ağzımıza kadar gelen muvazenesiz bir sözü yutup sindirmek, bize halis bir niyetle (menfi) ibadet sevabı kazandırabilir. Bu “güzel ahlak mekanizması”nı her daim çalıştırmak, kemâlât basamaklarını uçarcasına çıkarıp bizi Rabbimize yaklaştırabilir.

İzzet, “ağzı gevşek” bir adamın bize taşıyıp getirdiği bir dedikodu karşısında, “O öyle dememiştir!” tepkisini verip mümin kardeşini zemmetmeye tenezzül etmemektir.

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.