Risale-i Nur Dünya İşlerine Âlet Olamaz

RİSALE-İ NUR KÜLLİYAT'INDAN BİR VECİZE

Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerine siper edilmez.

Çünkü, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksatlar onunla kasten istenilmez.

İstenilse, ihlas kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir.

Bediüzzaman Said Nursî
(Risale-i Nur) Kastamonu Lâhikası | Tahlil

Almanya'da 'Hür Hıristiyanlar'

Risâle-i Nur Külliyatından Asây-ı Musa isimli eserin 6. Meselesinde geçen “Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler...” cümlesindeki lise talebelerinden biri olarak da bildiğimiz, Bediüzzaman Hazretlerinin saff-ı evvel talebelerinden Abdullah Yeğin Ağabeyle yurtdışındaki Risale-i Nur hizmetleri üzerine konuştuk.

80 küsûr yaşına rağmen hafızasındaki hatıraları hâlâ duraksamaksızın anlatan Abdullah Yeğin Ağabey, Nur dairesi içerisindeki farklı meşreplerin ayrı ayrı vazifeleri deruhte etmiş bir şekilde yola devam ettiklerini belirtmekle birlikte kalplerin ittihadının çok mühim olduğunu, ihtilâfa meydan verecek sebeplerden kaçınmak gerektiğini sık sık vurguluyor.

Ey Mâlikü’l-Mülk-i Zülcelâl! (DUA)

Ey Mâlikü’l-Mülk-i Zülcelâl!
Ey Hannân-ı Mennân!

Hayatımızı iman ile ihyâ et, ferâizle ziynetlendir, günahlardan çekinmekle muhafaza eyle!

Bedenimizi ve ruhumuzu rahmetine mazhar kıl!

Darülhizmette ihlâsımızı, darülücrette ücretimizi tezyid eyle!

Peygamberimizin Alçak Gönüllülüğü



EV İŞLERİNDE
Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe (r.anha)'ye sorarlar:
“Allah'ın Elçisinin evdeki hali nasıldı?”
Hz. Ayşe (r.anha) cevaplar:
“O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi "Ey Allah'ın Elçisi! İzin ver ben taşıyayım." dediğinde, "Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." derdi.[1]

ALLAH’tan Yardım Nasıl İstenir?

1. Evvela Peygamberimiz (s.a.v.) bir kaç örnek;
Hz. Ömer (r.a.) anlatıyor: İslâm’ın ilk harbi Bedir’de Allah’ın Resulü şöyle bir müşriklere baktı, birde kendi ordusuna... Onlar 1.000 kişi kendi ordusu sahabileri ise 300 kişiydiler. Onların birçoğu binekli, Rasûlüllah’ın ordusunda bineği olan ancak 3 kişi vardı.

Bunun üzerine Peygamber (a.s.) kıbleye döndü (Demek ki duada kıbleye dönmek de Rasûlüllah’ın sünnetidir ve şarttır!)

Sünnet-i Seniyyeye Tabi Olmak ve Tıp İlminden Bir Misal

Bu zamanın mühim bir hastalığı, fenlere adeta yeni bir din gibi tapmak (!).. Fenleri -yenilenmelerinin ve değişmelerinin ardı arkası kesilmediği halde- ‘hayatta en hakikî mürşid’ gibi kabul etmeğe kendini sunî bir şekilde zorlamak ve böylece de en hakikî mürşit olan Kur'an ve Hadislerin irşad ve tebliğini kabul etmemek için bir yol aramak (!)..

Ne gariptir ki aynı fenler, bazı insanları, imana da, küfre de götürebilen fikir yollarındaki yanlış seçim ve tercihlere karşı ikaz ve irşad ediyor; asıl ‘hakikî mürşide’ dikkatleri çekiyor.

Bu mevzuda verilebilecek misallerden biri, birçok insan tarafından hakîr, kerîh, çirkin, sebeb-i vücudu anlaşılmaz ve lüzümsuz gibi değerlendirilen sülük adlı hayvanla alakalıdır.

Bir Müslüman, Vatanına Zarar Verecek en Ufak bir Harekette Bulunamaz!

Mehmet Kırkıncı Hocaefendi, son günlerdeki tartışmalar üzerine “müsbet hareket” çağrısında bulundu.

Devlete itaat etme üzerinde duran Kırkıncı Hocaefendi, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinden örnek verdi.

Kırkıncı Hocaefendi, “Maruz kaldığı o kadar zulüm ve işkencelere rağmen, Bediüzzaman hiçbir zaman devlete zarar verecek en ufak bir harekette bulunmamış, menfi hareket düşüncesinde olanlara da her zaman karşı çıkmıştır” dedi.

İşte Mehmet Kırkıncı Hocaefendi’nin açıklaması:

Kadınlarda; Cesaret, Sehavet ve Sadakat

Değerli dost, arkadaş, kardeş ve bacılarım;

Cenab-ı Allah’ın rızasına, Kur’an’ın ve dinin hükümlerine riayet ederek, uyarak yaşadığımız zaman bu fani dünya hayatımızı da, huzurlu, mutlu, güzel, sürurlu ve muhabbetle yaşayabiliyoruz.

Ancak ALLAH’ın (Dinin) emirlerinden, hükümlerinden, tavsiyelerinden ve nasihatlerinden uzaklaştıkça, uymamaya başladıkça; huzursuzluk, sıkıntı, geçimsizlik ve musibetlere maruz kalmakta, düçar olmaktayız. Aşağıda iktibas ettiğim (alıntı yaptığım) yazılarda ki hüküm, tespit ve teşhise, konuya açıklık getirmek bakımından birkaç cümle ile temas etmek gerekirse şu hususları söyleyebilirim;

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.