70 yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan Filistinli kardeşlerimizin maruz kaldığı zulüm ve işkenceler son günlerde arş-ı alayı titretecek derecelere varmış ve değil yalnız âlem-i İslam’ın belki âlem-i insaniyetin kalb-i umumisini dağdar eylemiştir. Bu ciğersûz hadiseye müteallik müzakereler neticesinde aşağıdaki hususları kardeşlerimizin nazar-ı dikkatlerine arz ediyoruz:
✓ Muazzez Üstadımızın “En büyük saadetler büyük ve acı felaketlerin neticesidir” (Şualar: 644) buyurdukları gibi bu musibetin âlem -i insaniyette bir intibah-ı kaviye ve “mâye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazının hârikulâde taciline” (Tarihçe-i Hayat: 125) vesile olmasını Rahmet-i İlahiyyeden kaviyyen ümit ediyoruz.
✓ Nur talebeleri olarak her mes’eleye olduğu gibi bu mevzuya da cilve-i Esma-i İlahiye, kader ve Rahmet- i İlahiye canibinden bakmamız icap etmektedir. Muazzez Üstadımızın ifadeleriyle; “Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmetenli’l-Âlemîn Zâtın (ASM) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir. Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat, elbette merhamet ve şefkat değildir; belki dalâlete ve ilhada sirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir sakam- ı kalbîdir.” (Kastamonu Lahikası: 75)
✓ Masum ve mazlum Filistin halkının bu zulm-ü beşeride çektikleri zahmet ve meşakkatleri tefekkür ve tedebbür ederken muazzez Üstadımızın nurlu Külliyattaki şu beşaretli ifadelerini hatırımızdan çıkarmamalıyız: “Bir zaman, eski Harb-i Umumîde, düşmanların ehl-i İslâma ve bilhassa çoluk ve çocuklara ettikleri katl ve zulümlerinden pek çok müteellim oluyordum. Fıtratımda şefkat ve rikkat ziyade olduğundan, tahammülüm haricinde azap çekerdim. Birden kalbime geldi ki, o maktul masumlar şehîd olup veli olurlar; fâni hayatları, bâki bir hayata tebdil ediliyor. Ve zâyi olan malları sadaka hükmünde olup bâki bir malla mübadele olur (...) kat’î bir surette kanaat getirdim. Ve ifrat-ı şefkatten gelen şiddetli teessür ve elemden kurtuldum.” (Kastamonu Lahikası: 76)
✓ Vazife-i asliyemiz olan iman ve Kur’an hizmetindeki gayretlerimizin artırılması, uhuvvet-i İslamiye rabıtalarının güçlendirilmesi, evvela mabeynimizde sonra cemiyette Hutbe-i Şamiye, Uhuvvet Risalesi, Hutuvat-ı Sitte, Sünuhat, Münazarat, Asar-ı Bediyye eserlerinden ilgili bahislerin her vesileyle okunması ve ittihad-ı İslam için en dar daireden en geniş daireye kadar külli bir cehd ve gayret içerisinde olunması lazım ve zaruridir.
✓ Bu mes’elede ilk günden itibaren samimi gayret ve faaliyetlerine şahitlik ettiğimiz devletimiz ve aziz milletimiz ile Bediüzzaman Hazretlerinin; “Lüzum olursa (…) Bizler dinde olduğu gibi kahramanlıkta da ecdadımızın vârisleri olduğumuzu göstereceğiz” (Şualar: 415) ifadesiyle tezahür eden ulvi hamiyetinin varisi olan Nur talebelerinin İslam’ın ve Müslümanların izzet ve şehametinin muhafazasına mazide olduğu gibi bugün ve yarın da kahramanane hizmet edeceklerine yakînimiz tamdır.
✓ Risale-i Nur’dan aldığımız; “Şu âlemde mü’minin mü’mine karşı en büyük yardımı dua iledir.” (Barla Lahikası: 279) “Duanın tesiri azimdir. Hususan dua külliyet kesb ederek devam etse netice vermesi galiptir, belki daimidir.” (Mektubat: 329) “Ekseriyetin halis duası, ferec-i umumiyi cezbeder.” (Lemalar: 120) dersleri mucibince Filistinli kardeşlerimizin felahı ve ittihad-ı İslam’ın tahakkuku için en ziyade kabule medar olan şerait dahilinde dualar edilmelidir. Zira bazı musibetler hususi duaların vakitleridir. Efendimiz (ASM) musibet zamanında duayı ziyadeleştirmiştir. Buna binaen kelimat-ı tayyibe olan başta Kur’an-ı Hakîm olmak üzere evrad ve okumalarımızı ziyadeleştirmeliyiz.
✓ Filistin’e maddi ve manevi destek hususunda ehli imanla ve müsbet STK’larla beraber hareket edilmesi, aklıselim ve itidal ile gerçekleştirilen istikametli faaliyetlere iştirak edilmesi hikmetli ve maslahatlı olacaktır.
✓ Zalim İsrail’in muhasarası altındaki Gazze’deki masum Filistinlilere yapılmak istenen maddi yardımların -halihazırdaki menfi şartlardan dolayı- devletimizin vazifedar kurumları vasıtasıyla yapılması daha sıhhatli olacaktır.
✓ Muazzez Üstadımızın “Harb-i İktisadî”nin önemine vurgu yaptığı; “Siz Avusturya’ya güya boykot yapıyorsunuz hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise bütün Avrupa’ya boykot yapıyorum, onun için yalnız memleketimin maddî ve manevî mamulatını giyiyorum” (Divan-ı Harb-i Örfî: 16) kıymettar tavsiyesi mucibince hem Siyonistleri doğrudan destekleyen firmaların ürünlerini hem de İsrail menşe’li ürünleri almaktan içtinap etmeliyiz. “Zalimlere meyl etmeyin sonra ateş size de dokunur” (Hûd Suresi: 113) mealindeki Ayet-i Kerime’nin tehdidine yanaşmaktan içtinap etmeliyiz.
Boykot yapılırken hikmetli hareket edilmeli, mahiyetini bilinmedik sosyal medya hesaplarından paylaşılan yanlış ve maksatlı boykot listelerine karşı da ihtiyatlı olunmalı, tetkik edilmeden hiçbir müessese zan altında bırakılmamalıdır. Ayrıca bu hususta lazım gelen hassasiyet sadece belirli dönemlerde değil sürekli olarak taşınmalıdır.
✓ “Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi sarsan ve sa’y ü ameli sermaye ile mübareze ettirip fukarayı zenginlerle çarpıştıran, muzaaf riba yapıp bankaları te’sise sebebiyet veren ve hile ve hud’a ile cem’-i mal eden o millete” (Sözler: 436) karşı yapılacak en güzel ve te’sirli boykot;“zekâtın bir düstur-u umumi suretinde icrasıyla vücub‑u zekât ve hurmet-i riba”dır. (Mektubat: 301)
✓ Gazze mes’elesi dünya siyasetine de doğrudan temas ettiği için mahiyetini bilmediğimiz hususlarda yorum yapmamaya dikkat edilmelidir. Hikmet-i hükümete herkesin vakıf olması mümkün olmadığı gibi her meselenin de rical-i devlet tarafından kamuoyuyla paylaşılması hikmet ve maslahata muvafık değildir. Ancak devletimizin Filistin meselesine bigâne kalmadığı unutulmamalıdır. Cemiyette bu manada fitne çıkarmaya çalışan mecralara karşı da teyakkuzda olunmalıdır.
✓ Dahili ve harici şer şebekelerinin son yıllarda dehşetli bir plan ile yürüttükleri ve kısmen muvaffak oldukları Müslüman Arap kardeşlerimiz aleyhindeki propagandaların bir benzeri son günlerde Filistinli kardeşlerimiz aleyhinde de yürütülmektedir. Bu neviden menfi propagandalara kesinlikle itibar edilmemelidir.
✓ Serapa umum Külliyat-ı Nur’da kalplere ve ruhlara umut aşılayan aziz Üstadımızın; “İmanın mahiyetindeki hârikulâde şehâmet, izzet-i İslâmiyetin tabiatındaki âlem-pesend şecaat, uhuvvet-i İslâmiyenin intibahıyla her vakit mu’cizeleri gösterebilir.” (Sünuhat-Tuluat-İşârat: 56) tespit ve temennisine bütün ruh-u canımızla iştirak ediyoruz.
Cenab-ı Erhamürrahiminden umum Esma-i Hüsnasını ve Mescid-i Aksa’yı şefaatçi yapıp niyaz ediyoruz ki; en karibüzzamanda Filistin’de ve Âlem-i İslam’da ferec-i umumiyi, uhuvvet-i İslâmiyenin inkişafını ve ittihad-ı İslam’ın te’sisini lütuf ve ihsan eylesin. Âmin.