“Her doğruyu demek doğru değildir” süzgecinden geçirmediğiiz her kelâm, bir kalbi yıkabilecek veya bize “kardeş eti yedirebilecek” riski taşır. Yayından fırlamış okun geri dönmemesi gibi, dudaklarımızın arasından çıkıveren talihsiz bir ifadenin de telafisi olmaz. Kalpleri kırdıktan sonra tamir etmeye çalışmak yerine, ağzımıza kadar gelen muvazenesiz bir sözü yutup sindirmek, bize halis bir niyetle (menfi) ibadet sevabı kazandırabilir. Bu “güzel ahlak mekanizması”nı her daim çalıştırmak, kemâlât basamaklarını uçarcasına çıkarıp bizi Rabbimize yaklaştırabilir.
İzzet, “ağzı gevşek” bir adamın bize taşıyıp getirdiği bir dedikodu karşısında, “O öyle dememiştir!” tepkisini verip mümin kardeşini zemmetmeye tenezzül etmemektir.
İzzet, “ağzı gevşek” bir adamın bize taşıyıp getirdiği bir dedikodu karşısında, “O öyle dememiştir!” tepkisini verip mümin kardeşini zemmetmeye tenezzül etmemektir.