İslâmiyetten Çıkan Bir Müslüman, Anarşist Olur

Hem İslâmiyet, sair dinlere kıyas edilmez. Bir müslüman İslâmiyetten çıksa ve dinini terketse, daha hiçbir peygamberi kabul edemez; belki Cenab-ı Hakk'ı dahi ikrar edemez ve belki hiçbir mukaddes şey'i tanımaz; belki kendinde kemalâta medar olacak bir vicdan bulunmaz, tefessüh eder. Onun için İslâmiyet nazarında, harbî kâfirin hakk-ı hayatı var. Hariçte olsa musalaha etse, dâhilde olsa cizye verse; İslâmiyetçe hayatı mahfuzdur. Fakat mürtedin hakk-ı hayatı yoktur. Çünki vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimaiyeye bir zehir hükmüne geçer. Halbuki Hristiyanın bir dinsizi, yine hayat-ı içtimaiyeye nâfi' bir vaziyette kalabilir. Bazı mukaddesatı kabul eder ve bazı peygamberlere inanabilir ve Cenab-ı Hakk'ı bir cihette tasdik edebilir.

Din Düsturlarının Zedelenmesi Anarşiye Kapı Açar

Sedd-i Zülkarneyn Gibi, Cemiyeti Fitnelerden Muhafaza Eden Din Düsturlarının Zedelenmesi, Anarşiye Kapı Açar

... Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a "Mesih" namı verildiği gibi, her iki Deccal'a dahi "Mesih" namı verilmiş ve bütün rivayetlerde
 ﻣِﻦْ ﻓِﺘْﻨَﺔِ ﺍﻟْﻤَﺴِﻴﺢِ ﺍﻟﺪَّﺟَّﺎﻝِ ﻣِﻦْ ﻓِﺘْﻨَﺔِ ﺍﻟْﻤَﺴِﻴﺢِ ﺍﻟﺪَّﺟَّﺎﻝِ
denilmiş. Bunun hikmeti ve tevili nedir?

Elcevab: Allahu a'lem bunun hikmeti şudur ki: Nasılki emr-i İlahî ile İsa Aleyhisselâm, şeriat-ı Museviyede bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarab gibi bazı müştehiyatı helâl etmiş. Aynen öyle de; Büyük Deccal, şeytanın iğvası ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve Ye'cüc ve Me'cüc'e zemin hazır eder.

Hayır mı? Şer mi?

Bir öğretmen, derslerinden birinde şu hikayeyi anlatır:
“Seyir halinde bir gemi... Yolcular, güverteye çıkmışlar eğleniyorlardı...

Ancak, işler her zaman yolunda gitmez!..

Gemi, aniden bir kazaya uğradı ve denizin derinliklerine doğru batmaya başladı...

Güvertedeki yolcuların arasında evli bir çift bulunuyordu, korku içinde can havliyle kurtarma botuna doğru koştular...

Ancak botta sadece bir kişilik yer kalmıştı...

Adam, o an karısını ardında bırakarak botun içine atladı...

Salih Özcan Kimdir?

Salih Özcan kimdir?  (1929 - 2015)

Salih Özcan 1929 yılında Şanlıurfa’nın Akçakale kasabasında doğdu.

Kendisi hakkındaki bilgileri, Necmettin Şahiner’in eserlerinden veya basında çıkan röportajlarından öğrenebiliyoruz. Bu yayınlarda da doğum tarihi verildikten sonra doğrudan Bediüzzaman ve Risâle-i Nur’u tanıma safhasına geçilmekte, çocukluğunu nasıl geçirdiği eğitimini nerelerde ve ne şekilde tamamladığı belirtilmemektedir. Lise eğitimini tamamladığı 1949 yılında Salih Özcan’a Hulusi Yahyagil’in Risâle-i Nurdan parçalar okuduğunu ve Bediüzzaman’ı ziyaret etme hususunda teşvikte bulunduğunu kendi hatıralarından öğrenmekteyiz.

Salih Özcan Ağabey Vefat Etti

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Talebelerinden Salih Özcan ağabey vefat etti.

1929 Şanlıurfa Akçakale doğumlu olan Salih Özcan ağabey uzun süredir yoğun bakımdaydı. Bu gece Hakkın rahmetine kavuştu.

Cenaze programı Salı günü (04. Ağustos 2015) ikindi namazına müteakip İstanbul Fatih Camiinde kıldırılacak..

Yeğenin verdiği bilgiye göre; SEYYİD SALİH ÖZCAN AĞABEY,  İSTANBUL FATİH CAMİİNDE İKİNDİ NAMAZINI MÜTEAKİP KILINACAK CENAZE NAMAZINDAN SONRA ŞANLIURFA'YA GETİRİLECEK..

05.08.2015 ÇARŞAMBA GÜNÜ DERGAH CAMİİNDE İKİNDİ NAMAZINDAN SONRA KILINACAK CENAZE NAMAZINI MÜTEAKİP HALİURRAHMAN DÖŞEME CAMİİNE DEFNEDİLECEKTİR.

TAZİYELER 06.08.2015 PERŞEMBE GÜNÜ ŞANLIURFA DA SIRRIN KARŞIYAKA MAH. ABDURRAHMAN YAVUZ TAZİYE EVİNDE KABUL EDİLECEKTİR.

Fatih Camii Cenaze programına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da iştirak etmesi beklenmektedir.

Dinin Zedelenmesi ve Sefahetin İntişarı, Cemiyeti Anarşiye Sevk Eder

Gerek Türkiye'de ve gerek beşer aleminde dehşetini artıran anarşiliğin bahsi yapılmazken, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, cemiyet hayatında, ananşiyi netice verecek sebebleri, Kur'an nuru ile görmüş ve bundan 90-100 sene öncesinden, ta hayatının sonuna kadar, bu anarşi afeti ve tehlikesinden ısrarla haber vermiş, ikaz etmiş ve ıslahına çalışmıştır. Bugün de eserleriyle aynı ıslahat devam etmektedir.

Bu yazıda, Risale-i Nur Külliyatından anarşiliğe aid parçaların bir kısmını teyakkuza vesile olması için istifademize sunuyoruz.

Hüsnü Bayram Ağabeyden Ciddi Uyarılar

Aziz sıddık kardeşlerim!

Evvela; Hizmeti nuriyede ihlas ve ve sadakat dairesindeki, kudsi say-ü gayretlerinizi tebrik ederim.

Saniyen; Risale-i Nur'un dairesi çok genişlemiş; çok muhtelif efkar ve mizaç sahibleri, bu hizmet safında yer almışlardır.

Elbette bütün efkar, kanaat, meslek ve meşrebler üstünde makam-ı sıddıkiyette yer tutmuş ve şahs-ı manevi-i Al-i Beyt'in mümessili olarak hizmet-i Kur'aniyenin başına geçmiş Üstad Bediüzzaman'ın a'zami ihlas, a'zami sadakat ve a'zami fedakarlık manasını ihtiva eden, gösteren ve işaret eden mesleğini nazara vermek lazım gelmektedir.

Derviş ve Kuş

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler.

Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar; “Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini şöyle savunur:
“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı”

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.