Bediüzzaman’ın Bitlis'i Savunması ve 30 Top..

Ruslar, Van ve Muş tarafını istila edip, üç fırka ile Bitlis'e hücum ettiği sırada, Bitlis Valisi Memduh Bey ile Kel Ali, Bedîüzzaman'a:
- Elimizde bir tabur asker ve iki bin kadar gönüllünüz var; biz geri çekilmeye mecburuz, dediler.

Bedîüzzaman onlara:

Allah Yolunda Öldürülenleri Sakın Ölü Zannetme!


ﺳْﻢِ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣ۪ﻴﻢِ
ﻭَﻻَ ﺗَﺤْﺴَﺒَﻦَّ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻗُﺘِﻠُﻮﺍ ﻓِﻲ ﺳَﺒِﻴﻞِ ﺍﻟﻠّﻪِ ﺃَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﺑَﻞْ ﺃَﺣْﻴَﺎﺀٌ ﻋِﻨْﺪَ ﺭَﺑِّﻬِﻢْ ﻳُﺮْﺯَﻗُﻮﻥَ

ŞEHİTLİK ve ÇANAKKALE ZAFERİ

Muhterem Müslümanlar!
Yüce Dinimiz İslam, vatan sevgisini imanın bir parçası saymış vatan savunmasının da bizler için mukaddes bir görev olduğunu telkin etmiştir.
Değerlerimizi ve mukaddesatımızı korumak için canlarını ortaya koyan şehit ve gaziler de Yüce Rabbimiz ve Sevgili Peygamberimiz tarafından övülmüştür.

Gençlik Ni'metini İstikamette Sarfetmek

Gençlik Rehberi'nde izah edildiği gibi; gençlik hiç şübhe yok ki gidecek. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek. Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata -istikamet dairesinde- sarfetse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semavî fermanlar müjde veriyorlar.

Said Nursi Hazretlerinin İfadesiyle Hapishane Günleri

Madem ki, nur-u hakikat, imana muhtaç gönüllerde tesirini yapıyor; bir Said değil, bin Said feda olsun. Yirmisekiz sene çektiğim eza ve cefalar ve maruz kaldığım işkenceler ve katlandığım musibetler hep helâl olsun. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ittihamlarla mahkûm etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, hepsine hakkımı helâl ettim.
Madem ki, nur-u hakikat, imana muhtaç gönüllerde tesirini yapıyor; bir Said değil, bin Said feda olsun. Yirmisekiz sene çektiğim eza ve cefalar ve maruz kaldığım işkenceler ve katlandığım musibetler hep helâl olsun. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ittihamlarla mahkûm etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, hepsine hakkımı helâl ettim.

Hapishane günlerini ve o zamanın acı hatıralarını Bediüzzaman şöyle anlatmaktadır:

Müslüman Âilesini Eğitmesi İçin Önce Kendisini Eğitmeli

Binanın inşasının çatıdan değil temelden başlandığı gibi, kurulan âile yuvasından beklenen neticeyi almak ta yetişen nesli sağlam eğitmeye bağlıdır.
Sağlam eğitilmiş fertlerden teşekkül eden toplumlardan meydana gelen devlet, uzun yıllar ayakta durma gücüne sahip olur.

Yeşilay'ın Kuruluşu ve Bediüzzaman


Babrâli'deki Nallı Mescid yanındaki binada Matbuat Cemiyeti, yani bugünkü adı ile Gazeteciler Cemiyeti bulunuyordu.

5 Mart 1920'de istanbul mütarekenin acı günlerini yaşıyor. Avrupa ve Amerika'dan fıçılarla getirilen alkollü içkiler istanbul'un hem ciğerini, hem de beynini yakıyordu.

İşte bu acı günlerde mezkûr binada "Hilâl-i Ahdar" yani, Yeşilay Cemiyeti kuruldu.

Cinlerle Alakalı Merak Edilen Sorular

Öteden beri cinler, hangi kültür ve dinden olursa olsun insanlar için merak konusu olmuşlardır.

Cinlerin mahiyetleri nasıldır?
Cinler ne yer, ne içerler?
Cinler, nerede yaşarlar?
Cinler evlenip çoğalırlar mı?
Cinlerin insanlara zararları dokunur mu? vs...
Bu yazımızda cinlerle alakalı çok merak edilen soruların cevaplarını vermeye çalışacağız.

Aleyhissalâtu Vesselâm: "Ümmü Eymen Annemden Sonra Annemdir"

Hadis-i Şerif:

ﻋﻦ ﺃﻧﺲ ﺭَﺿِﻲَ اﻟﻠّﻪُ ﻋَﻨْﻪ ﻗﺎل:
 ﻗَﺎﻝَ ﺃﺑُﻮ ﺑَﻜْﺮٍ ﻟِﻌُﻤَﺮَ ﺭَﺿِﻲَ اﻟﻠّﻪُ ﻋَﻨْﻬﻤﺎ، ﺑَﻌْﺪَ ﻭَﻓَﺎﺓِ ﺭَﺳُﻮﻝِ اﻟﻠّﻪِ #: اﻧْﻄَﻠِﻖَ ﺑِﻨَﺎ اﻟﻰ ﺃُﻡِّ ﺃﻳْﻤَﻦَ ﺭَﺿِﻲَ اﻟﻠّﻪُ ﻋَﻨْﻬﺎ ﻧَﺰُﻭﺭُﻫَﺎ ﻛَﻤَﺎ ﻛَﺎﻥَ ﺭَﺳُﻮﻝُ اﻟﻠّﻪِ # ﻳَﺰُﻭﺭُﻫَﺎ. ﻓَﻠَﻤَّﺎ ﺃﺗَﻴَﺎ ﺇﻟَﻴْﻬَﺎ ﺑَﻜَﺖْ.
ﻓﻘَﺎَ ﻟَﻬَﺎ: ﻣَﺎ ﻳُﺒْﻜِﻴﻚِ؟ ﺃﻣَﺎ ﺗَﻌْﻠَﻤِﻴﻦَ ﺃﻥَّ ﻣَﺎ ﻋِﻨْﺪَ اﻟﻠّﻪِ ﺧَﻴْﺮٌ ﻟِﺮَﺳُﻮﻝِ اﻟﻠّﻪِ، ﻗَﺎﻟَﺖْ: ﺑَﻠﻰ ﺇﻧِّﻰ ‘ﻋْﻠَﻢُ ﺃﻥَّ ﻣَﺎ ﻋِﻨْﺪَ اﻟﻠّﻪِ ﺧَﻴْﺮٌ ﻟِﺮَﺳُﻮﻝِ اﻟﻠّﻪِ، ﻭَﻟﻜِﻦْ ﺃﺑْﻜِﻰ ﺃﻥَّ اﻟْﻮَﺣْﻰَ ﻗَﺪْ اِﻧْﻘَﻄَﻊَ ﻣِﻦَ اﻟﺴَّﻤَﺎءِ، ﻓَﻬَﻴَّﺠَﺘْﻬُﻤَﺎ ﻋَﻠﻰ اﻟْﺒُﻜَﺎءِ، ﻓَﺠَﻊََ ﻳَﺒْﻜِﻴَﺎﻥِ ﻣَﻌَﻬَﺎ.
ﺃﺧﺮﺟﻪ ﻣﺴﻠﻢ.

Hz. Ömer, Resulullah (sav)'ın vefatından sonra, Hz. Ebu Bekr (ra)'e:
"Gel beraber Ümmü Eymen (ra)'e gidip ziyaret edelim, tıpkı Aleyhissalatu Vesselam'ın onu ziyaret ettiği gibi" dedi ve gittiler.

Kendi Sözünün Haklı Çıktığına Sevinen, İnsafsızdır

Ehl-i hak ve hakikatın ihtilaf ve rekabetleri, kıskançlıktan ve hırs-ı dünyadan gelmediği gibi; ehl-i dünyanın ve ehl-i gafletin ittifakları dahi, civanmerdlikten ve ulüvv-ü cenabdan değildir.

Belki ehl-i hakikat, hakikattan gelen ulüvv-ü cenab ve ulüvv-ü himmet ve tarîk-ı hakta memduh olan müsabakayı tam muhafaza edemediklerinden ve nâehillerin girmesi yüzünden bir derece sû'-i istimal ettiklerinden; rekabetkârane ihtilafa düşüp hem kendine, hem cemaat-ı İslâmiyeye ehemmiyetli zarar olmuş. Ehl-i gaflet ve ehl-i dalalet ise, meftun oldukları menfaatlerini kaçırmamak ve menfaat için perestiş ettikleri reislerini ve arkadaşlarını küstürmemek için, zilletlerinden ve nâmerdliklerinden, hamiyetsizliklerinden; mutlak arkadaşlarıyla, hattâ denî ve hain ve muzır olsalar dahi, hâlisane ittihad.. hem menfaat etrafında toplanan ne şekilde olursa olsun şerikleriyle samimane ittifak ederler. Samimiyet neticesi olarak istifade ederler.

Evimin KADINI, Çocuğumun ANNESİ Olmanı istiyorum

Evimin KADINI, Çocuğumun ANNESİ Olmanı istiyorum

YAŞANMIŞ BİR OLAY

Bundan 8-10 sene kadar önce. İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun ve Hakimlik hakkını elde etmiş mütedeyyin bir kardeşimiz Güneydoğu Bölgemizde bir İlçe’ye tayin edilir.

Bir müddet sonra bir izin döneminde İstanbul’a gelir. Ve İstanbul’da tanıdığı ağabeylerine, “Benim Orada bekar olarak hayatımı sürdürmem zor, Onun için evlenmek istiyorum bana bu konuda yardımcı olun, uygun bir aday bulursanız memnun olurum” der.

Copyright © 2023 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.