Hayatımı, Hakaik-i İmaniye ve Kur'aniyeye Hasr ve Vakfetmişim

Hayatımı, Hakaik-i İmaniye ve Kur'aniyeye Hasr ve Vakfetmişim

Kardeşlerim!

Maatteessüf başımıza gelen bir şefkat tokatını, iki-üç gündür kat'î bir kanaatla anladım. Hattâ ehl-i isyan hakkında gelen bir âyetin çok işaratından bir işareti bize bakıyor gibi fehmettim. O da şudur:

Güya Tek Bir Kur'anda Binler Kur'an Var

Güya Tek Bir Kur'anda Binler Kur'an Var

Maddî ve manevî her şeyde yardımın ve içtimaın büyük kuvvet ve tesiri vardır. Evet in'ikas sırrıyla, üç şeyin hüsnü içtima ederse, beş olur. Beş içtima ederse, on olur. On içtima ederse, kırk olur. Çünki herşeyde bir nevi in'ikas ve bir nevi temessül vardır.

Nasılki birbirine mukabil tutulan iki âyinede çok âyineler görünüyor; kezalik iki-üç nükte veya iki-üç hüsün içtima ettikleri zaman pekçok nükteler, pekçok hüsünler tevellüd eder. Bu sırra binaendir ki, her hüsün sahibinin ve herbir sahib-i kemalin emsaliyle içtima etmeye fıtrî bir meyli vardır ki, içtimaları zamanında hüsünleri, kemalleri bir iken iki olur.

Ene Kendisini Sabit Zanneder

Ene
Ene Kendisini Sabit Zanneder

Ene'nin bir vechini nübüvvet tutmuş gidiyor; diğer vechini felsefe tutmuş geliyor.

Nübüvvetin vechi olan birinci vecih:

Ubudiyet-i mahzanın menşeidir. Yani ene, kendini abd bilir. Başkasına hizmet eder, anlar. Mahiyeti harfiyedir. Yani başkasının manasını taşıyor, fehmeder. Vücudu, tebeîdir. Yani başka birisinin vücudu ile kaim ve icadıyla sabittir, itikad eder.

Muharrem Ayı ve Okunacak Dua

MUHARREM AYI ve Okunacak Dua

Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de 20 Nisana rastlayan, Rebiul-evvel ayının on ikinci Pazartesi sabahı, Mekke’de doğdu. 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların Şemsi yılbaşı oldu. O yılın Muharrem ayının birinci günü de, hicri [kameri] yılbaşı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların kameri yılbaşı gecesidir. Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermeli. Saygı göstermek, günah işlememekle olur. Zilhiccenin son günü ve Muharremin birinci günü oruç tutan, o yılın tamamını oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. Bir hadis-i şerifte,(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur) buyuruldu.

İhtirasat-ı Hayvaniye (Ene)

İhtirasat-ı Hayvaniye (Ene)

Dördüncü Kısım

Öyle amelelerdir ki; biliyorlar ne işliyorlar ve ne için işliyorlar ve kimin için işliyorlar ve sair ameleler ne için işliyorlar ve o Mâlikü'l-Mülk'ün maksadı nedir, ne için işlettiriyor. İşte bu nevi amelelerin sair amelelere bir riyaset ve nezaretleri var. Onların derecat ve rütbelerine göre derece derece maaşları var.

Herkesin Bütün Saadetleri, Bir Rabb-i Rahîm'e Olan Teslimiyete Bağlıdır

Herkesin Bütün Saadetleri, Bir Rabb-i Rahîm'e Olan Teslimiyete Bağlıdır

Ben o gurbetler ve hastalıklar ve mazlumiyetlerin tazyikiyle dünyadan alâkamı kesilmiş bularak, ebedî bir dünyada ve bâki bir memlekette daimî bir saadete namzed olduğumu iman telkin ettiği hengâmda "of! of!"tan vazgeçtim, "oh! oh!" dedim.

Fakat bu gaye-i hayal ve hedef-i ruh ve netice-i fıtratın tahakkuku, ancak ve ancak bütün mahlukatın bütün harekât ve sekenatlarını ve ahval ve a'mallerini, kavlen ve fiilen bilen ve kaydeden ve bu küçücük ve âciz-i mutlak olan insanı kendine dost ve muhatab eden ve bütün mahlukat üstünde bir makam veren bir Kadîr-i Mutlak'ın hadsiz kudretiyle ve insana nihayetsiz inayet ve ehemmiyet vermesiyle olabilir, diye düşünüp bu iki noktada; yani böyle bir kudretin faaliyeti ve zahiren bu ehemmiyetsiz insanın hakikatlı ehemmiyeti hakkında imanın inkişafını ve kalbin itminanını veren bir izah istedim.

Risale-i Nur'da Mübarek Geceler Leyali-i Aşere

Risale-i Nur'da Mübarek Geceler Leyali-i Aşere

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur'aniyede faal, sebatkâr arkadaşlarım!

Evvelâ:

Bu sene hacc-ı ekber manasını taşıyan leyali-i aşerenizi ruh u canımızla tebrik ederiz.

Emirdağ-1 – 262

 

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Bütün ruh ve kalb ve aklımla sizin leyali-i aşerenizi tebrik ederiz.

Risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) İnkâr Edecek Süfyan

Risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) İnkâr Edecek Süfyan

Halbuki Allah'ı bilmek, bütün kâinata ihata eden rububiyetine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz'î ve küllî herşey onun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve iradesiyle olduğuna kat'î iman etmek ve mülkünde hiçbir şeriki olmadığına ve "Lâ ilahe illallah" kelime-i kudsiyesine, hakikatlarına iman etmek, kalben tasdik etmekle olur. Yoksa "Bir Allah var" deyip, bütün mülkünü esbaba ve tabiata taksim etmek ve onlara isnad etmek, hâşâ hadsiz şerikleri hükmünde esbabı merci' tanımak ve herşeyin yanında hazır irade ve ilmini bilmemek ve şiddetli emirlerini tanımamak ve sıfatlarını ve gönderdiği elçilerini, peygamberlerini bilmemek, elbette hiçbir cihette Allah'a iman hakikatı onda yoktur. Belki küfr-ü mutlaktaki manevî cehennemin dünyevî tazibinden kendini bir derece teselliye almak için o sözleri söyler.

Derin ve Yüksek Yol | Haşir

Derin ve Yüksek Yol
 

Geçen hakikatlardan anlaşıldı ki; haşir mes'elesi öyle râsih bir hakikattır ki, Küre-i Arzı yerinden kaldıracak, kırıp atacak bir kuvvet o hakikatı sarsamaz.

Zira o hakikatı Cenab-ı Hak bütün esma ve sıfâtının iktizası ile tesbit ediyor ve Resul-i Ekrem'i bütün mu'cizat ve berahiniyle tasdik ediyor ve Kur'an-ı Hakîm bütün hakaik ve âyâtıyla onu isbat ediyor ve şu kâinat bütün âyât-ı tekviniye ve şuunat-ı hakîmanesi ile şehadet ediyor.

Acaba hiç mümkün müdür ki; haşir mes'elesinde Vâcibü'l-Vücud ile bütün mevcudat -kâfirler müstesna olarak- ittifak etmiş olsun, kıl kadar kuvveti olmayan şübheler, şeytanî vesveseler o dağ gibi hakikat-i râsiha-i âliyeyi sarssın, yerinden kaldırsın? Hâşâ ve kellâ!

Bu Davadan Vazgeçilmez İçinizde Vazgeçecek Yok Ümid Ediyorum

Bu Davadan Vazgeçilmez İçinizde Vazgeçecek Yok Ümid Ediyorum

 ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ 

Aziz, sıddık, vefadar ve şefkatli kardeşlerim!

İki gündür hem başımda, hem a'sabımda tesirli bir nezle ağrısı var. Böyle hallerde bir derece dostlarla görüşmekten teselli ve ünsiyet almağa ihtiyacım içinde acib tecrid ve yalnızlık vahşeti beni sıktı. Böyle bir nevi şekva kalbe geldi:

"Neden bu tazib oluyor, hizmetimize faidesi nedir?"

Bir Çocuk Küçüklüğünde Kuvvetli Bir Ders-i İmanî Alamazsa

Bir Çocuk Küçüklüğünde Kuvvetli Bir Ders-i İmanî Alamazsa

Risale-i Nur'un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta masum çocuklardır. Çünki bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkil bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhâssa peder ve vâlidesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve vâlidesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi bela olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur. Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?

Bedîüzzaman Said Nursî Hayat Kronolojisi 1877-1960

Bedîüzzaman Said Nursî Hayat Kronolojisi 1877-1960

1877 (Doğumu)

Bedîüzzaman Said Nursî

(Rumî 1293) tarihinde Bitlis vilayetine bağlı Hizan kazasının İsparit nahiyesinin Nurs köyünde doğmuştur. Babasının adı Mirza, anasının adı Nuriye’dir.

1886 (İlim Tahsili)

Hayat-ı Dünyeviyeye Hasr-ı Fikr Etmek

Hayat-ı Dünyeviyeye Hasr-ı Fikr
 

ÜÇÜNCÜ NÜKTE:

İnsan, fiil ve amel cihetinde ve sa'y-i maddî itibariyle zaîf bir hayvandır, âciz bir mahluktur. Onun o cihetteki daire-i tasarrufatı ve mâlikiyeti o kadar dardır ki; elini uzatsa ona yetişebilir. Hattâ, insanın eline dizginini veren hayvanat-ı ehliye, insanın zaaf ve acz ve tenbelliğinden birer hisse almışlardır ki; yabani emsallerine kıyas edildikleri vakit, azîm fark görünür (Ehlî keçi ve öküz, yabani keçi ve öküz gibi). Fakat o insan, infial ve kabul ve dua ve sual cihetinde, şu dünya hanında aziz bir yolcudur. Ve öyle bir Kerim'e misafir olmuş ki nihayetsiz rahmet hazinelerini ona açmış. Ve hadsiz bedî' masnuatını ve hizmetkârlarını ona musahhar etmiş. Ve o misafirin tenezzühüne ve temaşasına ve istifadesine öyle büyük bir daire açıp müheyya etmiştir ki; o dairenin nısf-ı kutru -yani merkezden muhit hattına kadar- gözün kestiği miktar, belki hayalin gittiği yere kadar geniştir ve uzundur.

Çocuk Terbiyesi

Çocuk Terbiyesi

Risale-i Nur'un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta masum çocuklardır. Çünki bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkil bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir.

Âdeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhâssa peder ve vâlidesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve vâlidesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi bela olur. Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur. Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?

İnsan Seyyiatından Tamamen Mes'uldür

İnsan Seyyiatından Tamamen Mes'uldür
 

Yirmialtıncı Söz

Kader Risalesi

ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ

 ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻋِﻨْﺪَﻧَﺎ ﺧَﺰَٓﺍﺋِﻨُﻪُ ﻭَﻣَﺎ ﻧُﻨَﺰِّﻟُﻪُٓ ﺍِﻟﺎَّ ﺑِﻘَﺪَﺭٍ ﻣَﻌْﻠُﻮﻡٍ ٭ ﻭَ ﻛُﻞَّ ﺷَﻲْﺀٍ ﺍَﺣْﺼَﻴْﻨَﺎﻩُ ﻓِٓﻰ ﺍِﻣَﺎﻡٍ ﻣُﺒِﻴﻦٍ

 [Kader ile cüz'-i ihtiyarî, iki mes'ele-i mühimmedir. Ona dair dört mebhas içinde birkaç sırlarını açmağa çalışacağız.]

BİRİNCİ MEBHAS:

Kader ve cüz'-i ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüz'lerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir.

İnsan Haklarını Koruyacaklara

(1946 yılında Türk halkının hürriyet için şahlandığı zeminde fırsattan istifadeye kalkan komünistlerin, halkın haklı veya haksız itibarını ve hürmetini kazanan şahıs lan paravana olarak kullanma taktiğine müracaatla Mareşal Fevzi Çakmak'ın başkanlığında “İnsan Haklarını Koruma” adıyla bir cemiyet kurmaları karşısında Bekir Berk, hürriyetin düşmanlarıyla hürriyetleri korumak isteyenlerin böyle bir cemiyette bir araya gelmelerindeki tezada işaretle bu hareketin arkasındaki esas maksadı göstermek ve kızıllara alet olma gafletine düşenleri protesto etmek için, sözü geçen cemiyetin açılış toplantısına gitmiş ve Mareşal ve etrafındakilere tevcih ettiği sual salonda fırtına koparmıştır. D.P. İl Başkanı Prof. Kenan Öner'in Bekir Berk'e tevcih ettiği sual ve onun verdiği cevapları dinledikten sonra, ertesi günü istifa etmesine rağmen bir kısım kimselerin bu hareketi C.H.P. nin tesiriyle yapılmış gibi göstermek istemeleri üzerine Bekir Berk onlara gereken cevabı Tanin gazetesinin 26 Kasım 1946 tarihli nüshasında «İnsan Haklarını Koruyacaklara» başlıklı yazısı ile şöyle mukabele etmiştir.)

İç Muhasebe - Av. Bekir Berk

(Mareşal Fevzi Çakmak hadisesi ile ilgili olarak Büyük Doğu mecmuasında 22 Ekim 1946 günü yayınlanan yazı.)

İÇ MUHASEBE

Göçen Mareşal

Evet, bir mareşal böyle göçtü; başka tek kelimemiz yok! O Mareşal ki, bir zamanlar biricik ümidimizdi! Hadise malum; (D.P.)’nin taktika ağına çok ucuz ve çok kolay şekilde düştükten sonra, bir de, mücerret ve gerçekten gülünç bir takım tabir ve dâva maskeleri altında Kızıllara da kapılıvermek ve son prestij mangırına kadar harcanmak. Meğer Mareşalin gönüllerde Mareşal kalması için, evinden ve sükûtun dairesinden dışarıya tek adım atmaması lazımmış!...

Sen Nesin? Av. Bekir Berk

(Sene 1946. İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı mevkiine kurulmuş, CHP'nin iktidara çöreklenmiş olduğu devir... Türkiye açlıktan kıvranmaktadır. Karaborsa her yeri sarmıştır. Gayrimüslimlerin karaborsacılık yapmaları, Müslüman Türk halkını soymaya çalışmaları bir derece normal karşılansa bile bu Müslüman milletin içinden çıkan bir kısım tüccarların aynı şekilde halkı karaborsacılık yoluyla soymakta tereddüt etmemesi karşısında ruhu isyanla dolan bir kişi olarak kalemi eline alan Berk, «Sen Nesin?» diye sormakta; Hukuk Fakültesi birinci sınıfında okuyan bir talebe olarak bu haksızlığa niçin tahammül edemediğini belirtmektedir.)

Men Talebe ve Cedde Vecede

Men Talebe ve Cedde Vecede

Ehl-i dalaletin zilletindendir ittifakları, ehl-i hidayetin izzetindendir ihtilafları. Yani ehl-i gaflet olan ehl-i dünya ve ehl-i dalalet, hak ve hakikata istinad etmedikleri için zaîf ve zelildirler. Tezellül için, kuvvet almaya muhtaçtırlar. Bu ihtiyaçtan, başkasının muavenet ve ittifakına samimî yapışırlar. Hattâ meslekleri dalalet ise de, yine ittifakı muhafaza ederler. Âdeta o haksızlıkta bir hakperestlik, o dalalette bir ihlas, o dinsizlikte dinsizdarane bir taassub ve o nifakta bir vifak yaparlar, muvaffak olurlar. Çünki samimî bir ihlas, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet ihlas ile kim ne isterse Allah verir.

Şu Kâinatta Tasarruf Eden Zâtın Muhit Bir İlmi Vardır

Şu Kâinatta Tasarruf Eden Zâtın Muhit Bir İlmi Vardır (Kader)

Kadere iman, imanın erkânındandır.

Yani: "Her şey, Cenab-ı Hakk'ın takdiriyledir."

Kadere delail-i kat'iyye o kadar çoktur ki, hadd ü hesaba gelmez.

Sözler – 468

(Kader ve cüz'-i ihtiyarî mes’elesi, Mi’rac mes’elesi gibi;)

Herşeyde Rahmet-i İlahiyenin İzini, Özünü, Yüzünü Görüp, Her Şeyde Kemal-i Hikmetini, Cemal-i Adaletini Müşahede (2)

Herşeyde Rahmet-i İlahiyenin İzini, Özünü, Yüzünü Görüp, Her Şeyde Kemal-i Hikmetini, Cemal-i Adaletini Müşahede (2)

Madem, perdelerin birbirine temaşa eder pencereleri var. Ve isimler birbiri içinde görünüyor. Ve şuunat, birbirine bakar. Ve temessülât, birbiri içine girer. Ve unvanlar, birbirini ihsas eder. Ve zuhurat, birbirine benzer. Ve tasarrufat, birbirine yardım edip itmam eder. Ve rububiyetin mütenevvi terbiyeleri, birbirine imdad edip muavenet eder.

Herşeyde Rahmet-i İlahiyenin İzini, Özünü, Yüzünü Görüp, Her Şeyde Kemal-i Hikmetini, Cemal-i Adaletini Müşahede

Herşeyde Rahmet-i İlahiyenin İzini, Özünü, Yüzünü Görüp, Her Şeyde Kemal-i Hikmetini, Cemal-i Adaletini Müşahede (1)

Demek kader ve icad-ı İlahî; mebde' ve münteha, asıl ve fer', illet ve neticeler itibariyle şerden ve kubuhtan ve zulümden münezzehtir.

Sözler - 464


Arkadaş! Tevhid iki çeşit olur:

Birisi âmiyane tevhiddir ki:

"Allah'ın şeriki yok ve bu kâinat Onun mülküdür." der. Bu kısım tevhid sahiblerinin fikirce gaflet ve dalalete düşmeleri korkusu vardır.

İkincisi hakikî tevhiddir ki:

Hadislerde Çocuk Sevgisi

Çocuk, cennet nimetlerinden biridir.

Çocuk kokusu, cennet kokularındandır.

Her ağacın bir meyvesi vardır. Gönüllün meyvesi da çocuktur. 

Çocuklarınızı çok öpün, her öpüşte Cennetteki dereceniz yükselir.

Çocuk sevgisi, Cehennem ateşine karşı perdedir.

Çocuklara iyilik etmek, Sıratı geçmeye sebeptir. Onlarla beraber yiyip içmek, Cehennemden kurtuluştur.

Cennetteki "Sevinç sarayı"na, ancak çocukları sevindirenler girer.

Evladınıza ikram edin, nasıl ana-babanızın sizde hakkı varsa, evladınızın da sizde hakkı vardır.

Çocuksuz bir evin bereketi olmaz

Bu hadisleri bahsettikten sonra konumuza geçelim:

Hüsnü Bayramoğlu Ağabey Vefat Etti. Hayatı ve Hatıraları


Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Vekili ve Talebesi Hüsnü Bayramoğlu Ağabey Hakkın rahmetine kavuştu.
18.04.2021 tarihinde saat 22:30 itibariyle bir süredir tedavi gördüğü hastanede rahmanı rahimin dergahına kavuştu. Allah rahmet eylesin.

Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimizin Cenaze Programı: 

20 Nisan 2021 Salı günü Öğle Namazını Müteakip Eyüp Sultan Camiinde cenaze namazı kılınacak ve Eyüp Sultan Kabristanında defnedilecektir.

Hünsü Ağabeyin hayatı ve hatıraları

Birader, Asıl Vazifen, Talim Ve Muharebedir


Kader

Birader, Asıl Vazifen, Talim Ve Muharebedir. Sen, Onun İçin Buraya Getirilmişsin.

İkinci adam, padişahı tanır, padişaha kendini misafir bilir.

Bütün o bahçede, o sarayda olan işler, bir nizam-ı kanunla cereyan ettiğini, herşey bir programla, kemal-i suhuletle işlediğini itikad eder.

Zahmet ve külfetleri, padişahın kanununa bırakıp kemal-i safa ile o cennet-misal bahçenin bütün lezzetlerinden istifade edip padişahın merhametine ve idare kanunlarının güzelliğine istinaden herşeyi hoş görür, kemal-i lezzet ve saadetle hayatını geçirir.

Aile Hayatının Hayatı ve Saadeti

Aile Hayatının Hayatı ve Saadeti

Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekserî dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. "Eyvah!" dedim. İnsanın hususan müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmağa başlamış dedim.

Sebebini aradım.

Bildim ki: Nasıl, İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i İslâma zarar vermek için gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesatıyla sefahete sevketmek için bir iki komite çalışıyormuş.

Va'detmiştir, Va'dini Elbette Yapacaktır

Mühim bir sualin gayet muhtasar bir cevabıdır.

Sual: Âhirzamanda Hazret-i Mehdi geleceğine ve fesada girmiş âlemi ıslah edeceğine dair müteaddid rivayat-ı sahiha var. Halbuki şu zaman, cemaat zamanıdır; şahıs zamanı değil! Şahıs ne kadar dâhî ve hattâ yüz dâhî derecesinde olsa, bir cemaatın mümessili olmazsa, bir cemaatın şahs-ı manevîsini temsil etmezse; muhalif bir cemaatın şahs-ı manevîsine karşı mağlubdur. Şu zamanda -kuvvet-i velayeti ne kadar yüksek olursa olsun- böyle bir cemaat-i beşeriyenin ifsadat-ı azîmesi içinde nasıl ıslah eder? Eğer Mehdi'nin bütün işleri hârika olsa, şu dünyadaki hikmet-i İlahiyeye ve kavanin-i âdetullaha muhalif düşer. Bu Mehdi mes'elesinin sırrını anlamak istiyoruz?

1 Nisan Vakası Nedir Tarihçesi

1 Bir Nisan Nedir?  Veya Nisan bir 1

 1 Nisanın tarihçesi;

15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle, kale korunabilmektedir.

Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir.

Mirac Kandili Tebriknamesi - Said Özdemir

Mirac Kandili Tebriknamesi

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

Aziz fedakâr hâlis kardaşlarımız.

Evvela binler selam ile Leyle-i Mirac’ınızı bütün ruh-u cânımızla tebrik ediyoruz. Ve bu mübarek gecede gece ve ayda yapacağınız hizmetlerin, okumaların, kıraatların indi ilahide kabulünü Cenab-ı Erhamurrahiminden niyaz ediyoruz. Bu Leyley-i Mirac hürmetine, rü’yet-i Cemalullaha yani nihayetsiz bir muhabbete layık ve nihayetsiz rü’yete ve nihayetsiz bir iştiyaka elyak bir Zât-ı Zülcelâl vel kemalin saadet-i edebiyede rü’yetine muvaffak olmamızı ve Resul-u Ekrem Aleyhisselatı Vesselamın şefaatine ve cennette sohbetine mazhar olmamızı Mevlay-ı Rahimden niyaz ediyoruz.

Namaz (Şiir)

NAMAZ

Cin ve insanların en büyük işi
Olan ibadeti yapmayalım mı?
İster erkek olalım isterse dişi
Farz olan namazı kılmayalım mi?

Büyük imtihanı kazanmak için,
Var olduğumuzu bilmeyelim mi?
Geldik ni’metlere şükretmek için,
Düşünüp anlamış olmayalım mı?

Dünya Hayatının Bütün Bütün Fâni ve Muvakkat Olması ve Medeniyet Fantaziyelerinin Aldatıcı ve Uyutucu Olması Umuma Görünmesiyle

Avrupa ve Amerika, İslâmiyetle hâmiledir. Günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak.

Nasılki Osmanlılar Avrupa ile hâmile olup bir Avrupa devleti doğurdu.

Ey Câmi-i Emevî'deki kardeşlerim ve yarım asır sonraki Âlem-i İslâm Câmiindeki ihvanlarım! Acaba baştan buraya kadar olan mukaddemeler netice vermiyor mu ki; istikbalin kıt'alarında hakikî ve manevî hâkim olacak ve beşeri, dünyevî ve uhrevî saadete sevkedecek yalnız İslâmiyettir ve İslâmiyete inkılab etmiş ve hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak İsevîlerin hakikî dinidir ki Kur'an'a tâbi olur, ittifak eder.

Hutbe-i Şamiye – 32

Çok Mübarek ve Çok Sevaplı İbadet Ayları

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bugün mânevî bir ihtarla sizin hesabınıza bir telâş, bir hüzün bana geldi.

Çabuk çıkmak isteyen ve derd-i maişet için endişe eden kardeşlerimizin hakikaten beni müteellim ve mahzun ettiği aynı dakikada bir mübarek hatıra ile bir hakikat ve bir müjde kalbe geldi ki: Beş günden sonra çok mübarek ve çok sevaplı ibadet ayları olan şuhûr-u selâse (üç aylar) gelecek.

Bu Yazıda Herkese Mühim Bir Ders Var

Bir gün kapı çaldı: Bir çocuk bir su bardağı uzattı. İftara bir saat kadar vardı.

Abla dedi, annem çorbaya koyacakmış bir bardak pirinç istedi. Tamam dedim, ama merak ettim. Sen kimin kızısın bakayım diye soruverdim. Üç ev aşağıda birileri taşınmıştı en alt kata. Orayı tarif etti. Pirinci verince de utandı sanki çekip hemen gitti.

Pakistan Bakan Yardımcısı Ali Ekber Şah'ın Bediüzzaman'ı Ziyareti

İŞTE ÜSTAD BEDİUZZAMAN HZ.LERİ..

(Harika bir gerçek hatıra.)

Sene 1950..

PAKİSTAN Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ali Ekber Şah, resmi bir ziyaret için Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin davetlisi olarak Türkiye'ye gelir.

Misafir Bakan bir ara, Bediüzzaman Hazretleri'ni ziyaret etmek arzusunu dile getirir...

Milli Eğitim Bakanı merhum Tevfik ileri Salih Özcan abiyi makamına çağırarak misafir bakanı Üstad'a götürmesini rica eder. Ancak bu ziyarete gidiş ve gelişten kimsenin, özellikle de basının haberi olmasın diye tembih eder...

Misafir Bakanı alarak, hiç kimseye haber vermeden, taksi ile Emirdağ ilçesine giderler. Yolda giderken misafir Bakan Ali Ekber Şah sorar:

Zâhiren Basit ve Mâsum gibi Görünen Yılbaşı Kutlamalarının Mâhiyeti Nedir?

Zâhiren Basit ve Mâsum gibi Görünen Yılbaşı Kutlamalarının Mâhiyeti Nedir

Dinden İnsilah Etmek

Sonra bu zamanımızın fitnesi en büyük bir fitne olduğundan, hem müteaddid hadîsler, hem çok işarat-ı Kur'aniye aynı tarihiyle haber veriyorlar.
Şualar – 332


Ve madem İslâmiyet noktasında bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir.
Kur'an ve Hadîs ihbar-ı gaybî ile, ehl-i imanı onun fitnesinden sakınmak için şiddetle haber vermiş.
Kastamonu – 187

NUR CEMAATLERİNDEN ORTAK AÇIKLAMA (Ocak 2021)


11 / 01 / 2021
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
‎اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Hz. Üstadımızın:

Aziz, Sıddık Kardeşlerim ! “Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münâfıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.” (Şualar, s.302)

İfadeleriyle ehemmiyetini nazara verdiği sebat ve metanetimizin ittihad ve tesanüdümüze vabeste olduğu daima hatırımızda tutulmalıdır. Bu cümleden olarak;

Dr. Mehmet Akay Ağabey

Kadim nur talebelerinden Zübeyir abiyle ve diğer abilerle uzun yıllar hizmette koşturan, Ankara’daki talebe hizmetlerinin saff-ı evveli, Balıkesir’deki Risale-i Nur hizmetlerinin temel direği Dr. MEHMET AKAY Ağabey bu akşam Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuştu. 

Allah rahmet eylesin.

Mekanı cennet olsun. Amin.

Mehmet Akay Balıkesir’lidir. 1957 yılında liseyi bitirdiği yıl Risale-i Nurları tanır ve o sene girdiği üniversite sınavında İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazanır. İstanbul Süleymaniye Kirazlı Mescid Sokak 46 numaralı dershanede kalmaya başlar. Burada Bediüzzaman’ın bütün talebeleriyle tanışır ve onlarla ders arkadaşlığı yapar. Zübeyir Gündüzalp ile birlikte kalmaya başlar.

Bunları Biliyor Muydunuz ?

• Yemeğe tuz ile başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde, midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka oluşturduğunu ve midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önlediğini…

• Yemek yerken yerde oturarak sol ayağı katlayıp sağ ayağı karna çekerek oturulup yenildiğinde, su ile doldurulmuş balon şeklinde olan midenin çıkış kısmını kapatarak yenilen gıdanın tam sindirilmeden bağırsaklara kaçmasını önleyeceğini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek çok fazla yemeden kalkılacağını…

Nefse Güzel Bir Ders!

Bismillahirrahmanirrahim

Bu sıkıntılı zamanda nefsim sabırsızlıkla beni tâciz ederken, bu fıkra onu tam susturdu, şükrettirdi. Size de fâidesi olur diye leffen takdim edilen bu fıkra, başımın yanında asılı duruyor.

1. Ey nefsim! Yetmiş üç sene, yüzde doksan adamdan ziyade zevklerden hisseni almışsın. Daha hakkın kalmadı.

2. Sen, âni ve fâni zevklerin bekasını arıyorsun. Onun için, onun zevaliyle ağlamaya başlıyorsun. Kör hissiyatınla bu yanlışının tam tokadını yersin. Bir dakika gülmeye bedel on saat ağlıyorsun.

Hz. Mevlana'dan Vecizeler

Mutasavvıf, mütefekkir, şair (D. 30 Eylül 1207, Belh / Afganistan - Ö. 17 Aralık 1273, Konya). Tam adı Mevlâna Celâleddin Muhammed Rumî olup, Mevleviyye tarikatının kurucusu olarak kabul edilir. “Mevlâna” adı; “efendimiz”, “başkanımız” anlamlarına gelir ve kendisine duyulan sevgiyi ifade eder. “Rûmî” adı ise, Konya’da, yani o zamanlar Diyarı-ı Rum (Rum memleketi) denilen Anadolu’da yaşamış olması nedeniyledir. Babası, bilgin ve mutasavvıf, Sultanu’l Ulema (Bilginlerin Sultanı) unvanıyla tanınan Muhammed Bahaeddin Veled (1191-1231); annesi, Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun’dur. Sultanu’l Ulema, Moğol istilasının başlaması nedeniyle ailesini yanına alıp Şam ve Hicaz’a uğradıktan sonra Anadolu’ya gelmişti. Bir süre Malatya, Erzincan, Akşehir ve Larende (Karaman)’de kaldıktan sonra Konya’ya yerleşti (1229).

Hz. Mevlana'dan bir kaç manalı sözler.

Kocana Yâr Mısın?..

Genç, kapalı bir hanım, dört beş yaşlarındaki kızının elinden tutmuş bana geldi, diyor ki;

"İbni Teymiye'yi okudum. Tarikata, şeyhe, rabıtaya karşı çıkıyor. Buna ne dersiniz?"

Hanım, imam hatip lisesi mezunuymuş. Kitap okumayı ve dinî hizmette bulunmayı çok severmiş. Fakat...

Evet, fakat kocası da başka bir kadınla yaşamaya başlamış. Ne yapmalıymış?

Dedim ki:

Hastalık ile Alakalı Hadis-i Şerifler

Hastalığı gizleyebilmek, kimseye söylememek bir nimettir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

Üç şey iyilik hazinesidir: Hastalığı, musibeti, sadakayı gizlemek. Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Mümin hastalanınca, ziyaretçilerine beni şikayet etmezse, etinin yerine daha iyi bir et, kanının yerine de daha iyi kan verip iyileştirir, günahlarını da affederim, ölürse rahmetime kavuşur." [Taberani]

Sosyal Ve Siyasi Hayatımız Terörden Nasıl Kurtulur

Risâle-i Nur ve ondan tam ders alan biz şakirtleri,

değil dünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risâle-i Nur'u âlet edemeyiz ve şimdiye kadar da etmemişiz. Biz ehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarar tevehhüm etmek divaneliktir.

Evvelâ: Kur'ân bizi siyasetten men etmiş, tâ ki elmas gibi hakikatleri, ehl-i dünyanın nazarında cam parçalarına inmesin.

Peygamberimiz (SAV) İnsanları Vicdanlarını Etkileyecek Şekilde Hikmetle Uyarıp Korkutmuştur

Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem ), kendisine Kuran vahyedildikten itibaren hayatı boyunca insanları Allah'ın dinine çağırmış, onlara doğru yolu göstererek rehberlik etmiştir. Kuran'ın bir ayetinde Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem )'in şöyle hitap etmesi bildirilir:

·       De ki: "Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlar da. Ve Allah'ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim." (Yusuf Suresi, 108)

Kuran ayetlerinden anlaşıldığı üzere Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem ) insanları uyarıp korkuturken ve onlara Kuran'ı, güzel ahlakı öğretirken birçok zorluklarla karşılaşmıştır. Herkes hidayet ehli olmadığı için, kıskançlığından, kininden, öfkesinden dolayı Peygamberimiz (sav)'e zorluk çıkaranlar, söylediği sözü kavrayamayanlar, anladığı halde ağırdan alanlar, Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem )'in söylediklerine inandım dediği halde gerçekte inanmayıp iki yüzlü davrananlar ve benzeri kötü ahlak gösterenler olmuştur. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem ) bunlara rağmen hiçbir zaman yılmadan dini anlatmaya büyük bir kararlılıkla devam etmiştir. Bu kişilerin tavırları bir ayette şöyle açıklanır:

Mühim Bir Nokta

Rumûz’dan Mühim bir nokta

İslâm gaflet edip küstü.

Hıristiyanlık dini fen ve medeniyeti kendine mal edip, iki silâhla galebe çaldı. Şimdi şarkta müthiş bir silâh imal ediliyor. Bunun hak kısmına sahip olmalı. Yoksa yine küssek, onu da Hıristiyanlık İslâmiyet aleyhinde istimal edecektir.

Buna karşı dayanılmaz.

İbret, Hayret ve Ders Alarak Okumamız Gereken Ahirzaman HADiS-i ŞERiFLERi

İbret, Hayret ve Ders alarak okumamız gereken; HADİS-İ ŞERİFLER

Peygamberimiz bazı hadislerinde ümmetinin ömrünün bin beş yüz seneyi geçmeyeceğini söylüyor. Ve ahirzaman olarak belirtilen son safhada da yaşanacak kıyamet alametlerini sıralıyor. Aşağıdaki yazıda, Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in 14 asır önce haber verdiği bu alametleri okuyacaksınız.

* İnsanların başına bir zaman gelecek ki, onlardan faiz yemiyen kalmayacak yemese bile tozu mutlaka bulaşacaktır.

* Bir çok kişi az bir dünyalık zarfında dinini feda edecektir.

Elif ile VAV

Elif ile Vav - Çok güzel ve Anlamlı

Aşk da tıpkı elif gibidir, isminde gizlidir, ama okunmaz.
O olmadan da besmele sese gelmez.
O her şeyin içindedir, ama hiç bir şeyde görünmez.
Hz. Mevlana

Gerçek Baba

GERÇEK BABA

Babadır, evin ana direği,

O bilir ve yapar gereği,

Alır baltayı, bazan küreği,

Onla rahatlar, âile yüreği.

Âilerde baba, durmaz koşar,

Başka şeyi, hiç sevemez, boşar,

Copyright © 2025 SaidNur.net | Gizlilik | Tüm Hakları Saklıdır.